'Menzil'e yürümek

Başlık sizi yanıltmasın; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun menzile yürümesi değil yazının konusu. Siyasette hangi aktörün hangi menzile yürüyeceği kendisi ve çevresinde umudunu ona bağlamış dar bir çevre dışında seçmeni çok da ilgilendirmiyor doğrusu. Seçim sonrası muhalefet cephesinde yaşanan iç tartışmalar artık baydı. Çünkü seçim sonrası yaşanan olumsuz pek çok olay, muhalefetin kafasını kuma gömmesi nedeniyle gündem olmuyor ve hasır altı ediliyor. Geçen hafta Urfa'da 12 yaşında bir çocuğumuz Menzil cemaatinin kaçak Kuran kursunda kendisini astı. Ailesi şikâyetçi olmadı. Tarikatlarda ölen, öldürülen, taciz ve tecavüze uğrayan çocukların ailelerinin genel tutumu bu zaten. Tarikat büyükleri araya girer ya da kan parası ödenir ve konu kapatılır. TSK'den Emniyet'e birçok bakanlığın etkili kadrolarını ele geçiren Menzil cemaati, FETÖ'nün yerini almış durumda. Muhalefet partileri, "Aman muhafazakâr seçmeni ürkütmeyelim" mottosuyla hareket ediyor. Eğer Menzil ve cümle tarikat ve cemaatlerin üzerine yürünmezse daha çok bu tür haberleri izleyeceğiz. BİZ DE 'MENZİL'E YÜRÜMÜŞTÜK Menzil cemaatinin merkezi Adıyaman'ın Kahta ilçesindeki Menzil köyü malum. Adıyaman'daki uluslararası bir sempozyum nedeniyle gittiğimiz kentte gazeteci arkadaşların tarihi ve turistik yerlerini gezme amacıyla bir minibüsle yola çıktık. Kafilenin çoğunluğu mütedeyyin meslektaşlarımızdan oluştuğundan Adıyaman'daki ziyaret edilmedik türbe, öpülmedik mezar taşı bırakılmadı. Türbe ve kutsal mekân ziyaretlerinde ağustos sıcağında minibüste oturmayı ve muhabbeti tatlı şoförümüz İrfan'la sohbeti yeğledik. Ziyaret sırası Menzil köyüne geldiğinde kafile araçtan inerken dergâhta sabahları pişen çorbadan mutlaka içmem gerektiğini, okunmuş bu çorbanın her derde deva olduğunu belirterek bendenizi de dergâha götürmek için ısrarcı oldular. Kendilerine "Sizlere afiyet olsun" deyip minibüste oturduk. Sıcaktan piştiğimiz için minibüsün camlarını açıp beklemeye koyulduk. Köydeki oturma banklarının hemen hepsi Melih Gökçek tarafından gönderildiğinden Ankara Büyükşehir Belediyesi amblemini taşıyordu. Bu banklarda oturan ilkokul çağında bir grup çocuğun sohbetine kulak kabarttık. Çocuklardan biri yaşıtlarına İsrail'in siyonist emelleri konusunda vaaz veriyordu. Köye dışarıdan gelen orta yaşlı bir çift kucaklarında iki karpuzla dergâha doğru giderken şoför İrfan, "Abla bu karpuzların ikisi de gebermiştir ha! İçi geçmiştir" dedi. "Karpuzu ellemeden nasıl anladın içlerinin geçtiğini." İrfan, kıs kıs gülerek cevapladı: "Ohho!