Cumhuriyetin 20 yıllık reklam arası

Kulakları çınlasın Tülay Babuşçu adında bir milletvekili vardı. Cumhuriyetimiz için "90 yıllık reklam arası bitti" diye tweet atmıştı. Atatürk düşmanlarından alkış alınca hızını alamayıp Kurtuluş Savaşımızda Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye "Bizans dostu kahpe İnönü" paylaşımını yapmıştı. Megali İdea fikrini yaşama geçirmek için Ege'yi işgal altına alan Yunan ordusuna karşı savaşan ordunun kumandanını "Bizans dostu" olarak yaftalamak hazin olduğu kadar çelişkili bir tutumdur. Gerçi hız tutkunu milletvekilimizin sonrasında 2017 Cumhuriyet Bayramı'nda "Cumhuriyetimiz ilelebet yaşayacaktır" şeklinde keskin bir U dönüşü de olmuştu. Eczacılık fakültesi mezunu bu hanımefendi kendi deyimiyle "Osmanlı'nın 90 yıllık reklam arası" olmasaydı bırakın milletvekili olmayı üniversite öğrenimini bile rüyasında görürdü. O reklam arası dediği süreç olmasaydı seçme ve seçilme hakkı şöyle dursun kadın olduğu için nüfus sayımında bile adamdan sayılmayacaktı. Osmanlı ahırdaki koyun ve inekleri bile vergi almak için kayda geçirirken kadınları yurttaş olarak görmediğinden sayma gereği de hissetmiyordu. Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi için ne mücadeleler verildiğini, 1924 yılında anayasaya konulmak istendiğinde kendisi gibi Osmanlı hayranlarının oylarıyla nasıl reddedildiğini, 1934 yılında "Bizans dostu" dediği İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin önerisiyle 10 yıl gecikmeli olarak yasalaştığını bir milletvekilinin bilmemesi düşünülemez. Bilmiyor da söylüyorsa fecaat. Bilmesine rağmen böyle konuşuyorsa ayrı bir garabet. ÖNCE MİLLİ EĞİTİMSİSTEMİ ÇÖKERTİLDİ AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne 20 yıl geçti. Bu 20 yılda Cumhuriyet, bazen açıktan bazen sinsice örtülü biçimde tahrip edildi. Hem de öyle böyle değil... Önce eğitim sistemi çökertildi. Laik eğitim sisteminin temeline dinamit konuldu. Zorunlu din dersleri yetmezmiş gibi seçmeli adı altında dini pek çok dersin zorla dayatılması, ilahiyatçılar az gelmiş gibi melelerin, tarikat mensuplarının derse girdiği, başarılı öğrencilerin umre ziyareti ile ödüllendirildiği, Kabataş Lisesi gibi köklü bir tarihe sahip okulların yatakhanelerinde dini sohbetlerin düzenlenip, Atatürk posterlerinin parçalandığı, ders kitaplarında Cumhuriyet karşıtı fikirlere yer verildiği, devlet yurtlarının kapasitesini bilinçli olarak artırmayıp öğrencilerin tarikat yurtlarına yönlendirildiği, öğrencilerin başı açık öğretmenleri tehdit ettiği, hatta saldırma cesaretini bulduğu bir sistem inşa edildi. Yapılmak isteneni Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dindar bir nesil istiyoruz" diyerek açığa vurmuştu zaten. Cumhuriyeti kemirme stratejisinin ikinci adımı üniversiteleri medrese haline getirmekti. Pozitif bilim eğitimi veren üniversitelere bile ilahiyat mezunu kişileri dekan hatta rektör olarak atadılar. Laik Cumhuriyete bağlı hocaları Ergenekon kumpas davalarına dahil ederek diğerlerine hem gözdağı verdiler hem de boşalan makamlara yandaşları atadılar. Ordunun