Muktedir hakkaniyet

Müstebit Muktedir Makropiç, Mikronezya halkından "iki ayaklı kuzularım" diye söz etmeyi sever ve hatta Britania'dan getirttiği biralarla gizli gizli kafayı çektiği zamanlar duygulanır ve: "Çobanıyım çifte toynaklı kullarınOyarım gözünü sürüden ayrılanınPostu da boynuzu da benimdir malımınEtine sütüne göz dikeni nallarım"tadında maniler düzerken gözünden iki damla yaş aktığı bile olurdu.Ne var ki birlikte yaşayan tüm canlıların zamanla ötekine benzemesi kuralı çobanla sürü arasında da işlemişti.Mikronezya despotunun aklından bile geçirmediği seçim olasılığı halkın zihninde yeşerdiğinden beri Muktedir Makropiç'in kafasında da "acaba" dikenleri zonklamaktaydı. Ufaktan ufaktan seçimler yapılacakmış gibi davranmaya karar verdi. İlk hamlesi, elbette dağıttığı ulufe ve bahşişleri artırmak olacaktı. Ama bunu yaparken demokratik bir yansızlık tutturacak, liyakat ve hakkaniyete değer verir gibi duracaktı. Önce muktedir ve muhalif ruhban sınıfı temsilcilerini huzura çağırdı. Böylece iktidar cephesinin yolsuz İmaniyet İşleri Reisi Alyoşa Ersaltz ile muhalif cephenin çulsuz Şolcusu Baş Papaz Şöbiyet Kapari, birbirlerinden nefret eden benliklerini Ulu Çoban'ın karşısında buldular. Muktedir Makropiç, yozdaş yoldaşı Alyoşa'ya sordu:"Rahip efendi, içki var mı içki""Akşamları birkaç kadeh, Ulu Çobanım.""Kumar var mı""Borsada oynamak farzdır, Ulu Çobanım.""Metre, metres, cima durumu""Yollu görevimdir, Ulu Çobanım."