Büyük Turan'dan CIA'sal İslamcılığa

1914 yılı şubatının ilk haftasıydı. Tam bir ay sonra Sultan Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan'la evlenip "damadı şehriyari" unvanıyla anılacak Enver Paşa, henüz sadece Harbiye nazırıydı. Babı Seraskeri'deki makam odasında, ampir stili bir kanapede yan yana oturduğu genç subaya: "Demek aradan geçen zamana rağmen kanaatını muhafaza ediyorsun, Sami Bey..." dedi. "Şimdi bu kanaatını tatbik mevkiine koymak elinde olsa, aynı maceraya atılır mısın" Genç subayın gözlerinde bir sitem dalgalandı. Cevabı da öyle oldu:"Siz bu teşebbüse macera diyorsunuz Paşam. Ne macerası Benim girişmek istediğim, çok geç kalmış bir vazifenin ifasıdır. Elbette hazırım. Şüphe mi ediyorsunuz"Osmanlı İmparatorluğu çökerken Türkçülüğe sarılan milliyetçiler, Orta Asya'da Rus ve Çin hegemonyasına giren Türk ellerine dönüyor ve kurtuluşu "Türklüğün ana kaynaklarına yakınlaşma" politikasında görüyorlardı. Bu politikanın adı, Turancılıktı. İMPARATORLUKTAN YOLA ÇIKIP CUMHURİYETE VARMAKEnver Paşa, Selim Sami'yle konuştuğu "gizli hizmet"in organizasyonunu Teşkilatı Mahsusa Reisi ve Selim Sami'nin de ağabeyi Eşref Bey'e tevdi etti. Büyük Turan yolunda, Orta Asya'ya öncü bir heyet gönderilecek ve sahte kimliklerle yolculuk edecek heyet, dava uğruna can vemeye hazır beş kişiden oluşacaktı. Bu beş Osmanlı Türkü, heyet reisi Selim Sami'nin dışında mülkiye mezunu Karaburun Kaymakamı Emrullah, dört yabancı dil konuşan Yüzbaşı Adil Hikmet, Teşkilatı Mahsusa'nın "güzide" komitecilerinden Hüseyin ve yine aynı teşkilatın "mücahit" unvanıyla taltif edilen "kaptan-komiteci"si İbrahim beylerdi. Selim Sami Bey'in "heyet reisi" olarak başlayıp "Başbuğ Selim Sami" olarak bitirdiği beş Türklerin büyük Turan yollarındaki macerası dokuz yıl sürdü ve başlarına, pişmiş tavuğun başına gelenler dahil, gelmedik kalmadı. 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'ndan yola çıktılar, 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'ne döndüler!FETÖ'NÜN ESİN KAYNAĞINe mutlu bana ki onlardan biri, Karaburun'un Osmanlı kaymakamı, Malatya'nın Cumhuriyet milletvekili Emrullah Barkan'ın oğlu Tanaydın Barkan, eniştem oldu. Hem Enver Paşa'nın Turan yollarından perişan dönen babası Emrullah hem de annesi Zekiye Hanım'ın Sadrazam Kamil Paşa'nın torunu olması yüzünden babamın "damadı şehriyari" diye çağırdığı, doğduğum günden beri bana çok emeği geçen Tanaydın Barkan, gerçek bir Cumhuriyet aydınıydı. Ölümünden kısa süre önce, hep anlattığı, ama yıllardır gözü gibi sakladığı Cemal Kutay'ın "Ana-Vatan'da Son Beş Osmanlı Türk'ü" kitabını verdi elime. Eniştemin babasının da katıldığı çılgınca macerayı öğrenmek istiyordum, merakla okudum ve Beş Türk'ün öyküsünde hiç beklemediğim bir bilgiye ulaşarak