Mine G. Kırıkkanat

Cumhuriyet

Günah keçisi

Merkez Pastanesi'ndeki kakao krizi inişler ve çıkışlarla sürüyor, Zimbabwe şubesiyle yapılan pudraşekerine karşı kakao swap'larıyla geçici bir rahatlama sağlansa da ardından mutlaka gelen sıkışma, bir müdürün kovulmasıyla sonuçlanıyordu. Üstelik kakao krizi, salt MP'yi ırgalamıyor, sürekli yaş alan fiyatları makyajla gençleştirmekle görevli MİİK'ni

Vasatlığın iktidarı

Robert Kolej'i bitirip Osmanlı ordusuna yedek subay yazıldı. Kafkas cephesinde gösterdiği kahramanlıktan ötürü madalya almıştı. Yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:"Birinci Dünya Savaşı başladığında 19 yaşındaydım ve askere çağrıldım. Önce Kafkas cephesine gönderdiler, sonra Suriye cephesindeki 7. Ordu'ya.Ermeni askerlere güvenmiyorlardı. 1915 Nisanı'n

Politika nedir

Mikron Bey, yolsuzluğu dillere destan Mikronezya'nın inşaat rantını iktidarla paylaşa paylaşa servet obezi olmuş beş müteahhidinden biriydi. Milletseverdi, vârisi olacak çocuklarını da milletsever yetiştirmeye özen gösteriyordu. Küçük oğlu Senkron, okuldan özel şoförlü Maybach'ıyla döndüğü bir gün, koşa koşa yanına gelip merakla "Bıbıcım, bıbıcım p

Fortüne Melahat

1941 yılında, Avrupa kan, barut ve yakılan insan eti kokarken Türkiye'nin "25. Saat"ine giren Bulgaristan sınırı Edirne'de Yahudi aileler yaşıyordu. Ayın on dördü, Yahudi güzeli Fortüne Shoef'i yıkanırken gördü mü bilinmez. Ama kısmeti adına çakılı Fortüne, on dördüncü baharında, sevdiği Müslüman Türkle evinden kaçtı, evlenebilmek için din değiştir

Çikolatanın adı, Merkez'in tadı!

Kakao kıtlığı başlayınca Merkez Pastanesi'nden kovulan müdürlerden biri, sokakta yürürken pastanenin yeni müdürüyle karşılaşır. Hal hatır teatisinden sonra selef müdür biraz buruk, dayanamayıp pastanede işlerin nasıl gittiğini sorar. Halef, "İyi gidiyor valla" der.Selef şaşırır. "Bu yoklukta, nasıl olur Çikolatasız pasta mı yapıyorsunuz, yani" Yen

Yeşilçam iktidarı istiyoruz!

Takvimler 60'lardan 70'lere, Türk sineması on beş günde çekilen Yeşilçam filmleriyle dünya rekoruna koşuyordu. "Kitch" lafını henüz bilmiyorduk ama hazan ve hüzünde uzmanlaşan yerli sinemamızın altın çağlarıydı.Çarşamba günleri Berin (Gencer) Teyzem telefon eder, annemi "Şan sinemasında bir film varmış, bir ağlatıyormuş, bir ağlatıyormuş" diye mati