Esas sorun Deepfakes değil

Yapay zeka ile kamuoyunu aldatmak için üretilen sahte video ve ses kayıtlarına Deepfake adı veriliyor. Son genel seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kandil'de PKK'yla işbirliği içinde olduğunu gösteren sahte video Türkiye'de akıllarda kalan en ünlü deepfake mamullerden birisi. Sahte videoların dünyada da sayısız örneği var.

Zelensky'nin Mart 2022'de yayınlanan, Donbas'dan geri çekilmeye karar verdiği ve vatandaşlarına silahları bırakıp ailelerinin yanlarına geri dönmesini tavsiye ettiği sahte video mesajı akıllarda kalan bir örnek. Ancak bu video Ukraynalıların cepheyi terk etmesine yol açmadı. Ünlü şahsiyetlerin ağzından kendi görüşleri, yaşam biçimleri ile uyuşmayan sayısız sahte video internette dolaşımda. Yapay Zeka ile artık bu videoları yapmak için uzman olmaya da gerek yok.

Sahte videoların çoğu ilk bakışta anlaşılmasa da er ya da geç sahte oldukları ortaya çıkıyor. Yani deepfake ile zannedildiği gibi kamuoyu sorunsuz bir şekilde kandırılamıyor. Sahte videoları üretmeye kadir olan teknoloji, deşifre etmeye de yetiyor. Sahte video yayınlayanların hedefi de yanlış kanaat yaymak değil, kamuoyunda ortak bir kanaat oluşmasını engellemek. Yani toplumsal güveni sarsmak.

Günün sonunda internette sunulan her bilgi güvenilir olmaktan çıkıyor. Sahte bilgileri sunanların hedeflediği gibi doğru bilgiler de inanılırlığını kaybediyor. Saman ateşi gibi hemen sönen sosyal medya gündemleri günün sonunda kullanıcıların dopamin ihtiyaçlarını karşılayan şovlardan başka bir anlam taşımıyor. Sorun sosyal medya gündeminin belirleyici olması değil, (en temel sorunlar, felaketler bile birkaç gün içinde unutulup gidiyor) yarattığı yol açtığı bağımlılıkla zihinsel ve duygusal enerjimizi tüketmesi.

Sağlıklı bir sosyal medya eko sisteminin oluşturulması herkesin kabul edeceği kurallar oluşturmaktan geçmiyor. Çünkü uçsuz bucaksız internet sisteminde her yenilik ve kural kısa bir süre sonra aşılıyor ve önemini kaybediyor. Yani sorun bir iletişim sorunu değil psikoloji ve sosyal psikoloji sorunu. Sosyal medyada sağduyu çağrısı yapmak kötülerin kötülük yapmaması için niyazda bulunmaktan başka bir şey değil.

Hem bireysel hem toplumsal olarak bağımlılık sorununu konuşmamız gerekir. Herkese ulaşabilen bir platformda manipülasyon kaçınılmaz ve engellenemez de. Belki sıkı kurallar hukuki yaptırımlardan bahsedilebilir ki bu çok kolay oluşturulabilir bir şey değil. Ancak temel mücadele yöntemi bağımlılığın önüne geçmek. Sosyal medyanın, kullanıcıları aldatmaya yönelik algoritmaları, manipülatif yapısı hep vardı ve bundan sonra daha sofistike bir şekilde var olmaya devam edecek.

Klasik medya kullanımından gelen alışkanlıklarımızla sosyal medyanın da günün sonunda kontrol edilebilir bir medyum olduğunu düşünüyoruz. Oysa sosyal medya bir kurum değil, boyutu dinamikleri hareket şekli (algoritmaları) öngörülemeyecek uçsuz bucaksız bir ağ. Sosyal medyaya karşı mücadele devasa bir canavara karşı yapılan gölge dövüşünden başka bir anlam taşımıyor.