Çin'e ne kadar sınır konulabilir

Batı yaptırım, siyasi tehdit ve kamuoyu baskısıyla Çin'e sınırlar koyamayacağını yavaş yavaş kavrıyor.

Çin Batı'nın diğer rakiplerine kıyasla devasa bir teknolojik ve ekonomik donanıma, işler bir dış politika stratejisine sahip. Batı kamuoyunda Çin hakkında yapılan menfi yorumların da Asya'nın devinin gerçek dinamiklerini açıklamaktan uzak analizler olduğu anlaşılıyor.

ABD'nin ithal yasakları ve AB'nin gümrük duvarları Çin'i engellemeye yetmedi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz bu hafta Çin'e resmi bir ziyaret yaparak yaptırım, risksizleştirme (De-Risking) kavramlarıyla oluşan kasvetli havayı yumuşatmaya çalıştı. Almanya ile Çin arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda ne kadar eleştirilerin konusu olsa da her iki ülke de günün sonunda birbirlerinden feragat edemeyecek kadar karşılıklı bağımlılık içinde.

Çin ile Almanya'nın toplam ticaret hacmi 2023 rakamlarına göre 254,1 milyar euro. Çin aynı yıl Almanya'ya 157,1 milyar euroluk ihracat yaptı. Yani Çin'in 97 milyar euroluk ihracat fazlası var. Her iki ülkenin de kolay kolay vazgeçemeyeceği meblağlardan bahsediyoruz ve bunun yakın gelecekte değişmesi mümkün gözükmüyor.

Çin AB'nin gümrük duvarlarından ve Çinli yatırımcılar yapılan kısıtlamalardan şikayet ederken, Almanya ve AB de Çin'in sanayi ürünlerindeki ihtiyaç fazlası aşırı üretiminden şikayetçi. Çin gayrimenkul sektöründe yaşanan krizin ve muhtemel Batı yaptırımlarının büyümeyi düşürmesini engellemek amacıyla, yüksek teknolojik ürünler, solar hücreler, rüzgar türbinleri, lityum aküleri ve elektro otomobili üretiminde aşırı artışa gitti. Çin'in iç pazar ihtiyaçlarını çok üzerindeki bu artışlar söz konusu ürünlerde yakalanan düşük fiyatlar sayesinde ihraç ediliyor.

Batı Çin'in enerji sektöründe attığı farkı yaptığı tüm teşviklere rağmen kolay kolay kapatamayacak. 2022 yılı verilerine göre Dünya'daki 10 büyük rüzgar türbini üretim tesislerinden dördü Çin'de. Dünyanın en büyük 10 solar panel üretim tesisi ile 10 büyük lityum akü fabrikalarının dördü de yine Çin'de. Çin'in elektro otomobillerde yaptığı hamleler ABD'li, Fransız ve Alman üreticiler için ciddi tehdit oluşturuyor.

Scholz'un Çin ziyareti Alman kamuoyunda daha çok Çin'den beklentilerin dile getirildiği bir ziyaret olarak değerlendirildi. Yani Çin'in Ukrayna krizinde Rusya'ya destek olmaması, Çin'deki yabancı yatırımların önündeki engellerin kaldırılması, Çin'in ihtiyaç fazlası üretimi ve bu üretime verdiği sübvansiyonları sınırlandırması ve biraz da insan haklarından söz edildi. Ancak Çin bu ziyareti, iki ülke arasında bu denli kapsamlı bir ticari ilişki olmasını sağlayan eski Başbakan Angela Merkel döneminin yeniden canlanması yönünde bir adım olarak görüyor.

Alman hükümetinin daha önce açıkladığı de-risking, sistemsel rakip vs. gibi kavramlarla dolu çok da yapıcı olduğu söylenemeyecek Çin stratejisi, Çin'de tartışıldı ancak Çinliler iki ülke arasında jeo politik bir çatışma alanı olmadığına vurgu yapıyor. Alman kamuoyu ve siyasetinde Çin'e karşı oluşan atmosfere rağmen, rakamlarda ciddi bir sapma yok ve Çinliler rakamlarla hareket ediyor.