Arada kalmamak için

Rusya'nın Ukrayna üstünden geliştirdiği asker destekli diplomatik inisiyatif sonuçlarını vermeye başladı. Rusya ve NATO, Rusya ve Amerika en sonu Cenevre'de Dışişleri Bakanları Blinken ve Lavrov arasında olmak üzere çeşitli düzeylerde görüştü. Henüz bir uzlaşmaya varılmamış olsa da tansiyon büyük ölçüde düştü. Gelecek hafta Amerika'nın Rusya'nın taleplerine yazılı cevap vereceği açıklandı. Ayrıca Amerika'nın orta menzilli füzelere ilişkin yeni bir antlaşma isteyebileceği de belli oldu.Ben ABD'nin Rusya'nın talep ettiği gibi Ukrayna'yı NATO'ya üye yapmayacağız diyebileceğini sanmıyorum. Muhtemelen varılacak uzlaşma zımni olacak, Rusya'nın vereceği garantiler karşılığında Ukrayna'daki fiili durum fiilen kabullenilecek. Kırım'ın ilhakı, Ukrayna'daki Rus ayrılıkçıların bağımsızlık talebi tanınmayacak fakat çok fazla da ses çıkartılmayacak. 1997 sonrasında NATO'ya üye olan Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde de güven arttırıcı önlemler marifetiyle Rusya'yı rahatlatacak adımlar atılacak.Rusya da buna karşılık Ukrayna sınırına yığdığı askerlerini çekerek hem Avrupa'yı, hem de kendisini rahatlatacak. Bizi de etkileyecek önemli bir kriz müzakere edilerek aşılacak, Rusya'nın statüko olarak gördüğü durum bir süreliğine sabitlenecek. Tersi olursa, taraflar maksimalist pozisyonlarında ısrar ederse ya da Putin, Biden'ın artık alışılmış gaflarından, aklına ilk geleni söylemesinden sonuç çıkartıp da zafiyetten yararlanmayı düşünürse, yani Ukrayna'ya müdahale ederse belki bir dünya savaş çıkmayacak ama müdahalesinin ciddi ekonomik sonuçları olacak.ABD Rusya'ya yeni ve daha etkili yaptırımlar uygulayacak. Olasıdır ki, bizim gibi ülkelerin Rusya'ya domates satması bile mümkün olmayacak. Türkiye bir kez daha Amerikan yaptırımlarıyla ticari çıkarları, stratejik beklentileri arasına sıkışacak. Krizin tırmanması üstündeki Montrö baskısını arttıracak. Öte yandan Amerika ile olan ilişkilerinin seyri, Washington'un Ankara'ya bakışı değişecek. Onların koyduğu kurallara uyduğumuz sürece karşımızda daha hoşgörülü, daha toleranslı bir Amerika bulacağız.Fakat kurallara uymak isteyecek miyiz, konacak kurallar bizim çıkarlarımıza hizmet edecek mi o biraz, hatta birazdan fazla tartışmalı. Bu yüzden Türkiye'nin Ukrayna merkezli küresel krizin yatışması için daha yoğun çaba harcamasında, sorunu kendi sorunu gibi görmesinde yarar var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi Putin ile Zelensky'i bir araya getirebilirsek, Ukrayna ile Rusya'nın el sıkışmasına katkıda bulunabilirsek müthiş bir iş yapmış oluruz. Ancak bu imkansız olmamasına karşın kolay değil.Her şeyden önce Ukrayna da, Rusya da Ankara'dan çok Washington'a bakacaklardır. Kaldı ki Rusya ile görüşürken AB'yi, Almanya'yı, Fransa'yı dikkate almayan Washington da Türkiye'nin kendisinden "rol çalmasını" hoş karşılamayacaktır. Endişem İran ile Amerika arasındaki nükleerleşme sorununa Brezilya'nın katkısıyla 2010 yılında bulduğumuz çözümde olduğu gibi hayal kırıklığına uğramamız, Amerika'nın ya da bir başkasının gerçek beklentilerine hitap edemememiz.Yine de bu tür endişeler oturup beklenmesini, hiçbir şey yapılmamasını gerektirmiyor. Nihayetinde söz konusu olan NATO'nun genişlemesi ve biz de NATO'nun üyesiyiz. Pek çok nedenle Ukrayna'yı veto ederiz diyemeyiz ama eğer istersek ittifakın sağladığı çok taraflı diplomasi platformundan yararlanabiliriz. Krizin tırmanmaması için Ukrayna'nın güvenlik endişelerine cevap üreten ancak genişlemeyi içermeyen formüller üstünde istikrarı önemseyen Almanya gibi ülkelerle işbirliği yapabiliriz.Daha önce de yazdığım gibi söz konusu olan zaten genişlemeyecek, Ukrayna veveya Gürcistan'ı görünür bir gelecekte üye kabul etmeyecek bir ittifak. Türkiye'nin üyeliğini dahi hala tartışan, birbirine verdiği güvenlik garantileri üyelerince yeterli bulunmayan NATO, nasıl olup da böylesine sorunlu bir ülkeyi veya ülkeleri üyesi yapacak ve onlar için savaşa girmeyi, nükleer bir çatışmada