Türkiye'nin Bayan Blair'i olmasını isteyince

Tarih: 24 Mart 2002 Pazar... Yaş gününde, Sevgilimle (Yani eşim, yani karım...). Çeşme Dalyan'da geçirdiğimiz güzel bir günü... Rakı ve balık ile taçlandırıyoruz... Daha doğrusu ben rakı yudumluyorum... Sevgilim ise her zaman olduğu gibi: İçine limon sıkılmış: Maden suyu içiyor!.. Sohbetin ve rakıbalığın en keyifli yerinde cep telefonum ötmeye başlıyor. Arayan: Tansu Çiller... Huyu olduğu üzere, "nasılsınız" gibi bir giriş yapmadan... Sadece, müsait olup olmadığımı soruyor... Dalyan'da İncilay'la balık yediğimizi... İlk baharın habercisi olan güzel ve ılık günlerin torpiline mazhar olduğumuzu söylüyorum... "Sonra arayayım" deyince, "Sizi dinliyorum Sayın başbakanım (Artık başbakan değildi ama hepimiz 'Başbakanım' diye hitap ediyorduk), emredin" diyorum. Önce beni ve Özer (Çiller) Bey'i bir güzel övüyor... Birlikte harika bir internet sitesi yaptığımızı söylüyor... Hemen akabinde "Ama..." diyerek: Eleştirilerine başlıyor: "Sayın Bayraktaroğlu, bugün 'Tony Blair Çiller' diye yazmışsınız. Sayın Blair İşçi Partisi'nin genel başkanı. Oysa DYP merkez sağ bir parti. Arkadaşlarımız bu benzetmenizden rahatsız olmuşlar. Sayın Bayraktaroğlu, DYP sol bir parti değil ve bu nedenle sosyal demokrat tanımı ile DYP adının yan yana getirilmesinin partiye zarar vereceğini söylüyorlar... Onu hem düzeltin ve hem de sosyal demokrat tanımı ile DYP'yi bir daha yan yana getirmeyin lütfen...". Tartışmayı sevdiğini bildiğim için bir tür savunu analiz yapmaya başlıyorum... Lütfen "Solsuz liberal kapitalizm olur mu.." başlığı altında yayımlanan yazımı okuyun... SOLSUZ LİBERAL KAPİTALİZM OLUR MU.. Dünyanın değiştiğini, İngiltere'de Tony Blair'i yıllardır iktidarda tutan gücün "liberal sosyal demokrasi" olduğunu belirtiyorum... İngiltere'nin sol eğilimli İşçi Partisi'nin... Biraz merkez sağa kayarak seçim zaferi kazandığını hatırlatıp: "DYP de özellikle Türkiye gibi ideolojik siyasetin hantal kaldığı bir ortamda... Benzer bir zaferi sola göz kırparak tekrarlayabilir" dedikten sonra... Dinlemesini de fırsat bilip konuşmamı sürdürüyorum: "Önemli olan bunu; liberal, demokrat ve laik sistemden yana koyduğumuz tavrı korurken yapabilmek...". Hiç itiraz etmiyor... Sözümü de kesmiyor (Her şeye rağmen nezaketi olağanüstüdür...). Tony Blair Daha önceki birçok raporumda belirttiğim gibi; "solsuz" bir liberal kapitalizmin başarı şansının: Sıfır olduğunu hatırlatıyorum... Dünya bu denli büyük değişime uğrarken... İktidar şarkıları söyleyen bir kitle partisinin soldan nefret etmesinin: Ne kadar büyük bir yanlış olduğunu: İfade ediyorum... "Siz yine de bir daha liberal sosyal demokrasi ile DYP isimlerini yan yana getirmeyin..." diyor. Tartışmayı bitirmezsem, beni dinleyeceğini fark ediyorum... "Sayın Başbakanım" diyerek devam ediyorum... Devamını lütfen: "Soner ve Erkin'le mutabıkım" başlığı altında yayımlanan yazımda okuyun... SONER VE ERKİN'LE MUTABIKIM "Bu yaklaşımla seçim kazanamayız. Türkiye'nin en büyük sorunu gelir dağılımındaki adaletsizlik. DYP ekonomik büyümeyi, gelir dağılımındaki adaletsizliği en alt seviyeye çekerek başaracağına seçmenleri inandırmalı. Alın işte, bu sol korkusu bizi entelektüellerimizle, sanatçılarımızla da kavgalı kılıyor. Oysa onlar hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük kitlelerin bilinç altına hitap eder... Yani sanatçı ile uzak bir parti iktidara da uzak olur!..". "Sayın Bayraktaroğlu ben sizin mesajınızı aldım" diye araya girince anlıyorum ki telefonu kapatacak... Ve son cümlesini söylüyor: "Sizin de benim mesajımı aldığınızı umuyorum, iyi günler sevgili kardeşim...". Soner Yalçın Canlarım... 2005 yılında yayımlanan: "Çillerli Yıllarım" isimli kitabımda da anlattığım bu tatlı tartışmayı neden mi hatırlattım.. Söyleyeyim... Hem Soner (Yalçın) hem de Aytunç (Erkin), SÖZCÜ'deki köşelerinde Neoliberalizmin nasıl ve neden çöktüğünü gayet güzel anlatıyorlardı... Ama... İki değerli kardeşim de olaya (Bence) halen sol pencereden baktıkları için olsa gerek... Bazı konularda ayrışıyorduk... İki değerli kardeşimle ayrıştığım değil... Mutabık kaldığım noktayı söyleyeyim: Aytunç Erkin Devleti dışlayan... Planlamayı (Haliyle denetim ve gözetimi) reddeden... Gelir dağılımında "en az eşitsizliği" savunamayan hiçbir liberal düşünce: Başaramayacaktır... KENTSOYLULUKTAN KÖYLÜLÜĞE DÖNÜLÜR MÜ.. Tansu Çiller... "Halkçı" ve "İslâmcı" muhaliflerinin... Hatta, kentli ANAP'lı politikacıların bile: "Yalı kızı, sosyete" diye tanımladıkları Tansu Çiller... Otobüsün üzerine... Ya da kürsüye çıktığında: "Ananıızzz, bacınızzz..." diye bağırdıkça... O an, meydandan ya da salondan çıkıp gitmek geçiyordu içimden... Ama... Biliyordum ve hatta emindim ki... Gerçek Tansu Hanım o değildi... "Ananıızzz, bacınızzz..." diye haykıran "hanımefendi...". Kasabalı DYP'lilerin oyuncağı haline gelmişti... 3.-5 bin kişilik ahaliye karşı kullandığı o retorik, televizyon ekranlarından bütün ülkeye... Ve en çok da kentli kadınlara ulaşınca... Milyonlarca kentli,