Suavi Süalp yazıp Ülkü Erakalın yönetince ....

Bu hafta sonu size, 60 yıl önce çekilmiş ve vizyona girmiş bir, siyah beyaz Yeşilçam filminden söz edeceğim...

Benim kuşağımdan olup halen yaşayanların (Allah uzun ömürler versin) içinde...

Hatırlayanlar mutlaka vardır...

1964 yapımı filmin adı:

"Öpüşmek yasak...".

Dönemin mizah krallarından (Günümüzde aynı kalitede mizah yazan ne yazık ki yok) Suavi Süalp yazmıştı senaryosunu...

Ülkü Erakalın yönetmişti...

Her mizah senaryosunda olduğu gibi çelişkiler ve karşıtlıkların olduğu bir filmdi...

Şile'de, insan taşımacılığı yapan iki "karşıt" aile var...

Selamet Ailesinin reisi Vahi Öz:

İstanbul'da üniversite okuyan iki kız (Fatma Girik, Ajda Pekkan) babası...

Keramet Ailesinin reisi ise Hulusi Kentmen...

Keramet ailesinin iki oğlu (İzzet Günay, Öztürk Serengil) var...

Onlar da İstanbul'da üniversitede okuyorlar...

Keramet Ailesi, Selametlerden...

Selâmet ailesi de Kerametlerden bilgi sızdırması için...

Ailelerin:

"Kendilerine çok yakın, dost" bildiklerini...

"Casus" olarak kullanıyor...

Ailelerden birinde ne konuşuldu ne plânlandıysa...

Aile içindeki karşı tarafın casusu bu bilgiyi hemen karşı tarafa bildiriyor...

Keramet ailesi minibüslerini yenileme kararı alınca...

Bunu öğrenen Selametler yeni bir minibüs alacak kadar paraları olmadığı için:

Hem tefeci ama hem de hacı olan Muharrem Gürses'ten faizle borç para alıyorlar...

Kızlarına mektup yazıp, kendilerine yeni ve şık bir minibüs alıp Şile'ye gelmeleri için para göndereceklerini bildiriyorlar...

Bu arada Kerametler de oğullarına mektup yazıyor...

Gönderdikleri parayla yeni, sağlam ve şık bir minibüs satın alıp; Selametlerin kızlarından önce Şile'ye gelmeleri talimatını veriyorlar...

Bu arada görüyoruz ki bu düşman ailelerden birinin oğlu (İzzet Günay) diğerinin kızına (Fatma Girik) âşık...

Ama babaların kavgalı olduklarını bildikleri için:

Konuyu açıp söyleyemiyorlar...

Neyse...

Minibüsler satın alınıp yola çıkılıyor...

Kerametlerin iki oğlu yola, Selametlerin iki kızından önce çıkıyorlar ancak...

Yolda iki kadın görünce...

Uçkuruna düşkün olan kardeşin (Öztürk Serengil) baskısıyla kadınları minibüse aldıkları gibi bir de üstelik birlikte yemek yiyorlar...

Tabii ki kızlar, Şile'ye erkeklerden önce varıyor...

Sonraki gelişmeleri bir başka yazıda anlattım...

Günün sözü "Ey Şileliler, duyduk duymadık demeyin!.. Bundan sonra Kerametlerle Selametler birleşiyor, şirketin adını da Allah'a Emanet koyuyoruz...". Filmden bir replik KIYAMET KOPMUYOR ÇÜNKÜ

Canlarım...

Benim çocukluğumun ve ergenliğe geçiş yaşımın Yeşilçam filmlerinde (Amerikan, İtalyan ve Fransız sinemalarında da öyleydi):

İyiler vardı...

Kötüler vardı...

Ama...

Gri adamlar yoktu...

Bir kişi iyi ise sürekli iyiydi...

Kötü ise sürekli kötüydü...

İyilik ve kötülük insanın genlerinde vardı...

Yani...

O dönemlerde kişilerin iyiliklerini ya da kötülüklerini şahsî çıkarları belirlemezdi...

Meselâ Tarzan iyiydi...

Çünkü...

Bir İngiliz soylusunun oğluydu...

Henüz bebekken ormanda unutulması ve maymunlar tarafından büyütülmesi onu "kötü" ya da "yamyam" yapmamıştı...

Suavi Süalp "Öpüşmek yasak" filminin senaryosuyla (Bence), işte o kalıbı yıkıp geçmişti...

Suavi Süalp'in o senaryosunda "iyi insan" ya da "kötü insanı":

Çıkarları tayin ediyordu...

"İnsan" isimli canlı...

Sevdiğinin, saydığının değil:

Kendisine bir şeyler verenin yanında yer alıyordu...

Hepsi mi..

Tabii ki hepsi değil...

Zaten bugün de dostlarını çıkarlarının değil...

Yüreğinin ve kalbinin tercihiyle seçen çok sayıda "iyi insan" var...

Hacı anneciğim kıyametin halen kopmamış olmasını...

Sayıları giderek azalsa da:

İşte o iyi insanlara bağlardı...

60 YIL ÖNCEKİ REKABET MODELİ

Henüz ortalıkta minibüs yokken, Kerametçiler Hulusi Kentmen'in yanında...

Selametçiler de Vahi Öz'ün yanında yer alıyorlar...

Ama...

Selametlerin minibüsü Şile'ye erken gelince...

Kerametlerin taraftarları da Selametlerin tarafına geçiyor...

Ve ertesi gün rekabet başlıyor...

Şile İstanbul 5 lira...

Selametler daha ilk gün fiyatı 4 liraya çekince...

Kerametlerin minibüsündeki bütün yolcular iniyor:

Selametlerin minibüsüne doluşuyor...

Kerametler bu kez bilet fiyatlarını 2 liraya indirip haftada bir gün de bedava taşımayı vaat ediyorlar...

Minibüsü zaten tefeci Hacı'nın verdiği faizli borçla satın alan Selametler...

Bilet fiyatını iki liraya düşürüp yolculara kuru fasulye yemeği veriyor...

Kerametler durur mu..

Onlar da köfte ikram ediyorlar (Film gösterime girdiğinde Cem Uzan henüz 4 yaşında olduğu için, ilerleyen yıllarda köfte stratejisini Suavi Süalp'ten öğrenmiş olamaz...).

Yolcular, rekabetin tadını aldılar ya...

Nerede avantaj varsa o yana gidiyorlar...

Bunun üzerine İzzet Günay zurna ile twist çalıyor...

Öztürk Serengil twist yapıyor...

Rakip Selametlerin kızları da hem şarkı söylüyor hem göbek atıyorlar...

Burada keseyim ki...

Filmin nasıl bittiğini söyleyip spoiler vermiş olmayayım...

Ve fakat...

Film ile verilen mesajları kısaca anlatmaya çalışayım...

İNSANIN FITRATI

Kıssadan hisseye gelince...

İnsanın fıtratı ilk insandan bugüne:

Asla değişmedi...

Bütün dinler:

Fıtratı bozuk insanlar için gönderildi...

Bütün kanunlar:

Fıtratı bozuk insanları suç işlemekten ve kötü insan olmaktan caydırmak için yazıldı...

Ama...

Her dönemde...

Kötü insanların sayısı: