Sirkeyle öpüşmek

Fransızlar sirke için, "ekşimiş şarap" derler. Doğrudur, sirke bir şeyi ekşiterek, mayalayarak yapılır. En iyisi de ekşimiş kırmızı şaraptan olur.Bence gerçek bir şikemperverin mutfağında mutlaka bulunması gereken bir malzemedir sirke.Ben bu tür malzemelerin ilk ne zaman, nasıl bulunduklarını çok merak ederim. Sirke de bunlardan biri. Kimileri geçmişini 5 bin yıl öncesine, Antik Babil Krallığı'na bağlıyor. Ünlü üzüm bağlarının Babil'de olması bu tezi kuvvetlendiriyor. Onca üzüm suyu, onca şaraptan arda kalanlar mutlaka bir köşede ekşiyerek, sirkeye dönüşmüştür mutlaka. Kimileri ise yine yaklaşık 5 bin yıl önce Mısır'da bulunan bir küpteki sirke tortusunu başlangıç için örnek gösteriyor.Sirke yapımında ilk olarak hurma, erik ve bira kullanılmış.Bu ilk sirkelerin ne için kullanıldığını bulamadım. Büyük olasılıkla dezenfektan olarak kullanılıyordu.Ama antik dönem Roma'sında ise işin içine damak da giriveriyor. Bal ile sirke karışımından yapılan içki, bütün dertleri unutturuyormuş o zamanlar.Geçmişte takılıp kalmayalım, zaten dişe dokunur pek bilgi de yok.Sirkeye düşkünlüğüm vardır. Ama satın alırken titizlenirim. Raflardaki sirkelere karşı mesafeli dururum. Bir çoğunun baştan savma yapıldığını bilirim.Artık her şeyden sirke yapılabiliyor. Kırmızı orman meyveleri, pirinç, elma, ayva, dut, nar, üzüm, şarap, pirinç, arpa...Şişeler ve içlerindeki renkler çok albenili. İnsan hangisini alacağını şaşırıyor. Ben sirkelerimi genellikle Viyana'dan alırdım. Tabii sınırların açık olduğu dönemlerde. Kentin ortasındaki Naschmarkt adındaki açık pazarda ünlü bir sirkeci vardır. Burada sergilenen sirkeleri, Ervin Gegenbaur üretir. Bu şahıs bence dünyanın en lezzetli sirkelerini yapan