Şeytanın ekonomik yorumu

Haftanın 4-5 günü, deniz kıyısında, tarihi Bebek Camii'nin tam karşısındaki Bebek Kahvesi'ne giderim. O da tarihidir!Kahveyle caminin girişi 10 metre mesafededir. Ezan okunduğunda kimse kimseyi duyamaz.Kahvenin camiye bakan bölümünde, eski müşteriler oturur. Kimi borsa konuşur, kimi spordan ahkam keser, kimi tavlada ustalığını kanıtlamaya çalışır, kimileri de siyasetten, ekonomiye her konuda akıl yürütür.Bunlar boş konuşmalar değildir. Çünkü, cami tarafı müşterisi konusuna hakimdir!Sadece güzel bir hanımefendi geçerken, herkes bir kaç saniyeliğine susar! Güzelliğe saygı duruşudur bu.Bu sessizlikte kötü niyet asla yoktur!Denize bakan bölüm ise "acemi" müşterilere ayrılmıştır. Çeşitli nedenlerle buluşanlar, buradan denizi seyreder.Mönü, oldukça zengindir. Lezzetli yemekler alt alta sıralanmıştır. Menemeni meşhurdur.Cami karşısı müşterilerinin tercihi ise genellikle, simit-kaşar tostudur.Yanında buz gibi ayranla.Demli çayının tadı da tam kıvamındadır.Yazdım yazdım, konuya bir türlü giremedim! Kahve reklamı gibi oldu!Benim derdim, erken bir saatte gittiğim, kimsenin olmadığı bir zaman diliminde, masama oturan "gariple" yaptığım sohbeti aktarmaktı.Garip diyorum, gerçekten de öyle bir görüntüsü vardı!Böylesine ürkütücü kimseyle tanışmamıştım bugüne kadar!Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim bir anda!"Kimsin" dedim! Para isteyeceğini sanıyordum."Şeytanım" dedi."Git işine lan, dalga geçme benle" diye terslendim."Ne dalgası be kardeşim. Şeytan oğlu şeytanım ben. Korkma, beni senden başkası göremez. Denemek istersen birisine sor."O sırada patron Selo geçiyordu yanımdan. Çağırdım."Selo, masada benden başkası var mı" diye sordum.Garip garip yüzüme baktıktan sonra, "Sıcaklar sana yaramamış, kafayı biraz sıyırtmışsın abi" diye cevap verdi!Birden korktum. Gerçekten beyin dişlilerini mi sıyırtmıştım, yoksa yanımda oturan şeytan mıydıYoksa şakacı arkadaşların düzenlediği bir oyun muyduO sırada kahvenin müdavimlerinden Burcu geçiyordu yanımdan.Ona da sordum: "Burcu, şu an kimse var mı masamda"Bakışlarından şaşırdığı belli oluyordu."Mehmet bey, içerisi daha serin, oraya gelin isterseniz!"O da sıcağın beni etkilediğini düşünmüştü sanırım.İyice ürktüm."İnandınsa sohbete başlayalım. Fazla vaktim yok!"Pat diye sordu: "Ekonomiden anlıyor musun""Eh işte. İçkiye gelen zamların cebimi nasıl yaktığını, çarşı pazar fiyatlarını biliyorum. Bir de akaryakıta gelen zamlar belimi büküyor. Arabayı satacağım sanırım!""Bu kadar mı ekonomi bilgin Kur fiyatları, yapısal sorunların ne olduğu, baz puanın neyi anlattığı, risk pirimi, politika faiziyle neyi kast ettiklerini, negatif faizin ne demek olduğunu, optimasyon diyerek neyi anlatmak istediklerini, kredi genişlemesinin ne anlama geldiğini bilmiyor musun yoksa"Sözlüye kalkmış bir öğrenci gibi mahçup oldum. Çünkü hiç birinden haberim yoktu!"Ayıp" diye aşağıladı beni.Utandım !"Bak anlatayım. Tayyip Bey, biri İngiltere'den, diğeri Amerika'dan iki kurtarıcı getirdi. Bunlardan birini tanıyorsun. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Diğeri ise Amerika'daki bankacılık faaliyetleri konusundaki başarılarıyla yere göğe sığdırılamayan Hafize Hanım.""Bu kadarını biliyorum. Hatta Mehmet Şimşek'in geçmişteki başarıları konusunda şüphelerim var!""Kesme lafını bu boş sözlerle" diyerek beni azarladı.Sustum, dinlemeye devam ettim."Tayyip Bey'in planına göre