Akşamcılar eve kapanıyor

Yeme içme işine aşina olduğumu bilen tanıdık tanımadık içki severler, şikayetlerini bana bildiriyorlar! Geçenlerde, saçlarımı emanet ettiğim kuaför arkadaşım Bülent dert yandı: "Hiç bir şey yemedik, adam başı 550 lira ödedik."Şikayet ettiği mekan Bostancı'da. Mütevazı bir balıkçı.Bebek Kahve'de, orta-üst sınıf arkadaşlarım da şikayetçi. Hesap adam başı bin liradan aşağı gelmiyormuş."Beş kişi yedi bin lira ödedik" diye yakınanlar da var. Ki daha balık mevsimi de değil! Izgaraları cızırtadanlar, buzlukta dinlenenler. Bir de her dönemin kurtarıcısı emektar levrek.Taze çingene palamutu, sarı kanat, lüfer, palamut, kofana, torik, kalkan gelince hesap nerelere tırmanır acaba Şikayetlerdeki ortak cümle: "Fazla bir şey yemedik!"Doğrudur, içki fiyatları ateş pahası. Şişelerin içinde sanki altın suyu var.Yiyecek malzemelerinin fiyatları ise pazarda bile el yakıyor!Mekanın işletmecisi de haklı. İşi döndürebilmek için, aldığı her şeyi ikiyle çarparak (bolluk zamanında bu oran üçtü) fiyatlandırması lazım.Kira, elektrik, ücretler, enerji, biraz da kendi cebine koyması gerekiyor.Böyle olunca her iki taraf da haklı oluyor!Peki lüks mekanları dolduranlar kimlerVarsıllar ve onların çocukları.Hesaba baktıklarını bile sanmıyorum! Bu işi şirket kredi kartları hallediyor nasıl olsa. Alınan faturalar, şirketin masraf hanesine yazılıp, vergiden düşülüyor.Onların keyfi yerinde! Sözü dolandırmadan söyleyecek olursak, pahalılık en çok orta kesimin ağzının tadını kaçırıyor.Akşamcılar, lokanta (meyhane) keyfini bırakıp, yavaş yavaş evlerine çekiliyorlar.Nasıl çekinmesinler ki! Daha masaya oturur oturmaz, moral bozulmaya başlıyor. Acaba mezeden mi kıssak. İki duble eksik mi içsek.Hesap yapmaktan sofranın tadını alamıyorlar! Bana dert yanan arkadaşlara ben de evde çilingir sofrasını kurmalarını öneriyorum.Kendinize kazık atmayacağınıza göre, hesap üçte bir oranında düşer. Çilingir sofrasının güzellerini saymakla bitmez. Hadi mütevazı olalım: Tabii ki beyaz peynir. Bir kaç tane sele zeytini. Haşlanmış yumurta.