Sandıktaki kanlı ''kilit!..''

Ekonomisi darboğazda olan ülkede, baskı altında fren yaptırılan döviz aylardır aynı noktada "kilit"lenmiş durumda... Piyasalar sadece kazıkçı halk düşmanlarının fahiş fiyat politikasının buhranı altında değil, üretim-tüketim dengesizliğinin kirli kilidi altında da inliyor... Korona denen illetin etkileri henüz atlatılamazken, sağlık sistemi alarm veriyor... Doktorların Avrupa'ya göçü nedeniyle sağlık sisteminde randevular "kilit"lenmiş, hastanelerde ameliyatların çoğu yapılamıyor, ilaç derseniz, artık insanlar en sıradan soğuk algınlığı haplarını bulmakta bile güçlük çekiyor... Dış politikaya gelince, PKK'yı desteklediği için Amerika'yla, Adalar yüzünden Yunanistan'la, terör yüzünden de Suriye ile meseleler hiç bitmiyor... Velhasıl, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" iddiası adeta bir çıkmazda "kilit"lenirken, sınırlarımızın yanı başındaki gerginlik devleti sürekli teyakkuz altında tutuyor... Terör demişken; PKK hep pusuda bekliyor... Millî Savunma Bakanlığı'na göre "örgüt, deprem sırasında bile 8 kez taciz ve saldırı girişiminde bulundu..." Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hazırlığını geçen Nisan ayında başlattığı Suriye'ye yönelik en büyük sınır ötesi harekât ise Korona-deprem-seçim üçgenindeki gerilim nedeniyle "kilit"lenmiş durumda... Sınırdaki belirsizlik sürerken, ABD'li generaller PKK'nın ordulaşma çalışmasını yerinde inceliyor, Irak ve Libya'dan sonra Suriye'de de terör zincirinde kullanılan IŞİD ise Türkiye içerisinde eylem yapmak için fırsat kolluyor... İTTİFAKLAR SAVAŞININ ÇIKMAZI!.. Memleketin yalnızca ekonomisi, döviz kaosu, güvenlik meseleleri ve diplomasisi, sıkıntılarda, çıkmazlarda "kilit"lenmemiş... Tevhid-i Tedrisat'a yönelik saldırılar yüzünden hem kadrolaşma, hem müfredattaki gerici yapılanmalar Türkiye'nin eğitim-öğretim açısından da geleceğini "kilit"lerken, yandaşma çabaları tarikat ve cemaatlere devletin kapılarını açıyor, umutsuzluğa kapılan gençler, doktorlar, mühendisler Avrupa'ya kaçmak zorunda kalıyor... Tüm bu sorunları çözmesi gereken siyaseti karmaşık hale getiren gelişmeler ise gelecek belirsizliğini artırıyor, umutlar üzerindeki çatışmaları yoğunlaştırıyor, çözüm arayışlarını adeta paslı bir kilidin girdabına terk ediyor... Çünkü Türkiye'de hiç görülmemiş bir ayrışma siyaseti öyle bir noktaya getirdi ki, hem "kimin eli, kimin cebinde" sorusunu ortaya çıkartıyor, hem de "bu bölünmeler nasıl bir gidişatla sonuçlanacak" şeklindeki kaygıları büyütüyor... İşte Atatürk'ün kurduğu partinin çevresinde; en yüksek oyla İYİ Parti dururken, bir tarafta iki eski AKP'li bakan, bir tarafta millî görüşçü bir parti, diğer tarafta ise Said Nursi'yi örnek gösteren bir başka siyasi liderin oluşturduğu 6'lı masa, Erdoğan'ı devirmenin hesaplarını yapıyor... Atatürk'e, laikliğe yönelik saldırılar ve cumhuriyetin üzerindeki tehditlerle gerici, bölücü yapılanmalar ise hem Millet, hem de Cumhur ittifakının dışında arayışları da yoğunlaştırıyor... Ayrışma sürerken, bir yandan "Ata İttifakı" adı altında partiler aday çıkartıyor, diğer taraftan da küskün Atatürkçülerin de yoğunlaştığı Memleket Partisi hem ittifakları huzursuz ediyor, hem de FETÖ, PKK gibi cumhuriyet