"Z kuşağı"nın son mesajı!...

Kim ne derse desin, bir derin buhran var memlekette... Artık AKP'liler de bunu kabul ediyor ki; hem anketlere yansıyan oy kaybı, hem de iktidar yanlılarının farklı mecralardaki açıklamaları, sadece muhalif kesimlerin değil, iktidar destekçilerinin de ekonomik gidişattan hoşnut olmadıklarını kanıtlıyor... Çünkü iktidarın maaş artışlarını, elektrik, doğal gaz ve yakıta yaptığı zamlarla geri almasının yarattığı çöküşü, piyasa anarşistlerin bir türlü durmayan yağmacılığı da körüklemeye devam ediyor... Beş büyük markete kesildiği ileri sürülen milyarlarca liralık cezanın akıbeti (!) bilinmezken, denetimsizlik yüzünden KDV'deki indirim bile piyasadaki yangını bir türlü söndüremedi... Hükümet milleti bağrından çarpan doğal gaz ve elektrik zammını nasıl indireceğini tartışırken, (Hatta tek suçlu tavukmuş, tek zam yumurtadaymış gibi yumurta müfettişleri kümeslerle uğraşırken) faturalardaki yangın insanları evlerinde karanlıkta ve soğukta oturmaya mahkûm ediyor... Sosyal medyaya bu konuda da çarpıcı tepkiler yansıyor... Markete, pazara gidememekten, televizyon ışığında oturmak zorunda kalmaktan, battaniyelere sarılarak yaşamaktan, kahvaltılık malzemeye muhtaç hale geldiklerinden yakınanlar ve daha niceleri öfkeli ve çok çaresiz... Kadere sığınanlar, bilime inananlar!.. Derdimiz bu köşede defalarca dile getirdiğimiz piyasadaki yangına ve bunun ardındaki ihanete, duyarsızlığa, ilgisizliğe, denetimsizliğe bir kez daha dikkat çekmek değil... Asıl sıkıntı, bir kilo patlıcanın 2002'deki çeyrek altın fiyatına geldiği bir ülkenin içinde bulunduğu ekonomik yangın ve buna karşı dehşet verici çaresiz sessizliğin devam etmesi... Muhalefet liderleri ve vekilleri konuşuyor, gazeteciler, televizyoncular yorum yapıyor ama bu vahim sıkıntıdan en büyük darbe yiyen yoksul, dar gelirli kitleler ne yapacaklarını şaşırmış halde, gidişatın buhranına terk etmişler kendilerini... Bazen sosyal medyadaki cılız yansımalarla kendini gösteren tepkiler, bazen de marketlerde insanların kendi aralarındaki konuşmalarında dışa vuruyor ama, nafile... Herkes öfkeli, herkes sıkıntılı, herkes "sessiz isyan"da ama, bu durum iktidara geri adım attıracak bir demokratik tepkiye dönüşmediği için AKP göstermelik müdahalelerle (bir şeyler yapmış gibi görünürken) piyasayı çarpan, toplumu dolandıran, enflasyonun, dövizin ve koronanın ardına sığınarak, zam üstüne zam yaparak halkın gırtlağını sıkanlar ise bildiklerini okumaya devam ediyor... Adına "Z kuşağı" denilen bir kitle de var ki, toplumun büyük bölümünce "a-politik" davranışlar içerisinde, kendilerini internete, televizyona ve yaşamın keşmekeşine bırakmış gibi gösteriliyorlar... Evet; özellikle 2000 yılından sonra doğan kuşak içerisinde, siyasete ve ülkenin gidişatına karşı tuhaf bir duyarsızlık ve ilgisizlik var... Ancak onlar arasında; ya içinde bulundukları aile koşulları, ya ekonomik sıkıntıları, ya da gelecek belirsizliği yüzünden öfkeli bir kesim de var ki, "Z kuşağı"nın en keskin kitlesi olmalılar... İşte onlar kamuoyu araştırmalarına çok ilginç yanıtlar veriyorlar, çok sert uyarılar yapıyorlar ve aslında gelecek için de asıl umudun kendilerinde olduğunu kanıtlamaya çalışarak, toplumu da uyarmış oluyorlar... Gençlik gidişattan kaygılı... Peki nedir, "Z kuşağı" diye nitelendirilen kitlenin asıl derdi.. Gençler Türkiye'ye nasıl bakıyorlar, dünyayı nasıl yorumluyorlar, olayları nasıl irdeliyorlar ve ne tür mesajlar veriyorlar.. Almanya merkezli Konrad-Adenauer-Stiftung (KAS) Derneği'nin Mayıs-Eylül 2021 tarihleri arasında, 28 ilde ve 3.243 kişiyle yüz yüze gerçekleştirdiği, "2021 Türkiye Gençlik Araştırması"na göre, gençlerin yüzde 82,9'u "Türkiye'de gelir dağılımının dengesiz olduğundan" yakınmıştı... Katılanların yüzde 87,3'ü işsizlikten, yüzde 64,1'i de "kamuya işe alımlarda ehliyet ve liyakate göre davranılmadığından" şikayet etmişti... Deneklerin yüzde 56,1'i politikacılara "hiç güvenmediğini" belirtirken, medyaya, polise, orduya ve din adamlarına güvensizlik oranları da yüzde 30 ile yüzde 60 arasında değişmişti... Bilime inananların oranı ise yüzde 70'in üzerinde çıkmıştı...