''Mayın'', dinamit ve katliam!..

Piyasa vurgunculuğu, döviz çıkmazı, enflasyon, fahiş zamlar ve ekonominin çöküşü dışında, Türkiye'nin geleceğini mahveden başka vahim gelişmeler de yaşanıyor ne yazık ki... İşte gazetelere dün yansıyan bazı haberler kendi içerisinde birbirine adeta kurşun sıkıyordu!.. Bir haber yandaş gazetelere neredeyse aynı başlıklarla yansımıştı... "Boğazda mayın alarmı", "Kıyılarımızda mayın tehdidi..." Neymiş efendim; Ukrayna'da denize bırakılan 400'den fazla mayından biri İstanbul Boğazı'na sürüklenince imha edilmiş... Bir yandaş gazete var ki, "Boğazımıza kadar geldi" diye başlık atmış o mayınla ilgili... Konu İstanbul Boğazı ve kıyılar olunca, tehdidi Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan denizlerimize akan bir mayına odaklayanlar şov yapmaya devam etsinler ama ülkenin her köşesinin rant uğruna dinamitlendiğini- yağmalandığını gösteren haberler artık gırtlağa kadar dayandı... İki yüzlü medya ise bu rezaletleri görmemek için her yolu deniyor... Boğaza bir mayın sürüklendi diye ortalığı ayağa kaldıran yandaş- kiralık medyanın görmediği son vahim haberlere gelmeden önce, konu madem doğa ve kıyılar, o halde bu ülkenin kıyılarının- ormanlarının- yaylalarının- ovalarının nasıl yağmalandığını, dinamitlenen doğanın kendi içinde nasıl yıllardır alarm verdiğini bir kez daha anımsatalım... HER YERDE DOĞAYA İHANET!.. AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana Türkiye'de doğa katliamı hiç durmuyor... Bu katliam sadece kıyıların imara açılması, ormanların maden arama adı altında dinamiltlenmesi, denizlerin kirletilmesi, yeşil alanların yağmalanmasından ibaret değil... Bir de yandaşların kirli rantı yükseliyor doğanın bağrında... Ve vurgunculuk artık şehirlere- insanlara nefes aldırmıyor... O halde örneklerle sormak lazım; 2013'te 38 bin, 2014'te 40 bin, 2015'te 47 bin, 2016'da 43 bin, 2017'de 57 bin, 2018'de 25 bin, 2019'da ise 22 bin hektarlık orman alanı turizm, enerji maden, altyapı gibi yatırım bahaneleriyle birilerine tahsis edilmedi mi bu ülkede.. 2020'nin sonlarında medyaya yansıyan bir habere göre; Türkiye'de 2004-2019 yılları arasında çıkan 37 bin 46 orman yangınında toplam 141 bin 780 hektarlık alan küle dönmedi mi, yakılan yerlerin çoğu imara açılmadı mı, bu yetmezmiş gibi milyonlarca dekar alanda "orman vasfı" yok edilmedi mi.. Ege'den Akdeniz'e kadar sahilleri yağmalanmadı mı bu ülkenin.. Bir yandan turizm adı altındaki işgalciliğin kıyıları halka yasaklaması, diğer taraftan siyasetçilerin, kirli rantı sahil şeritlerinde yalılarla-villalarla süslemesinin yarattığı bir işgal, memleketi tükenmedi mi.. İşte 19 Temmuz 2020'de gazetelere yansıyan bir haberde, Çevre Bakanlığı'nın, Muğla'da kurulan bir vakfa Antalya'dan Keşan'a Türkiye'nin en güzel sahillerini verdiği duyurulmadı mı.. Peki, sahillerde yağma sürerken, yaylalara göz dikenleri cesaretlendiren vahim gelişmeler her defasında gözardı edilmedi mi.. İşte 30 Ocak 2021'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanan ve Resmi Gazete'de yer alan karara göre, 3 kentte bulunan toplam 15 yaylanın statüsü değiştirilmedi mi.. KOYLAR KİME SATILIYOR.. Türkiye'de yeşil alanların, tarım arazilerinin, kıyı şeritlerindeki değerli alanların imara açılması yetmemiş gibi, birçok kentte (neredeyse mezarlıklardan sonra tek yeşil alan) olarak kalan askerî alanlar da imar oyunlarına kurban edilmedi mi.. Örneğin; Tuzla, Arnavutköy ve Çekmeköy gibi ilçelerde askeriyeye ait milyonlarca metrekare arazi yandaş rantiyeye teslim edilmedi mi.. Çanakkale'den Orta Anadolu'ya kadar maden arama adı altındaki vahşi kuşatma, Karadeniz yaylalarında dereleri kurutan enerji açgözlülüğü ve son olarak İstanbul'un nefesini kesecek olan Kanal İstanbul adlı yağma projesinin tehdidi yetmedi mi.. Peki; Bodrum'da, büyük bölümü