İçinde Kuvvacı olmayan savaş!!!

Siyasette ortalık toz duman, herkes CHP'yi konuşuyor... Heyhat!.. Ana muhalefetin haftalardır gündemin başında olması başarılarından değil, 14-28 Mayıs hezimetleri sonrası başlayan iç savaştan kaynaklanıyor... CHP tarihinde hiç olmamış olaylar yaşanıyor ki, tabandaki umutsuzluk, yılgınlık da giderek büyüyor... Daha düne kadar Kılıçdaroğlu'na laf söyletmeyenler; ana muhalefetteki ideolojik erozyonu, partinin içerisinde FETÖ, Öcalan, Barzani, Soros yanlılarının, Taraf tetikçilerinin cirit atmasını, Atatürkçülerin tasfiye edilmesini anlatan partililere, gazetecilere sadece tepki göstermiyor, ambargocu, sansürcü tayfa tarafından CHP beslemesi televizyonlara çıkmaları da engelleniyordu.. Üstelik CHP'nin ilkelerini her fırsatta göz ardı eden yağdanlık siyasetin kurmayları, "CHP rotasından çıktı, Atatürk'ten uzaklaşıyor, parti akraba tayfalarının kayığına dönüştü" diyenlere, "CHP'yi eleştirirseniz AKP iktidardan gitmez" gibi zavallıca takiyelerle karşılıklar veriyorlardı... CHP'ye oy veren kitlenin yüzde 75'inin tek gerekçesinin Atatürk olduğunu unutan gaflet odakları; Kılıçdaroğlu'nun arka arkaya aldığı seçim hezimetleri toplumda yılgınlık ve umutsuzluk yaratırken de, partiye çöreklenmiş belediye destekli rantiyeyle birlikte sipere yatıyor ve karşı cephedeki gerçek CHP'leri sindirmek için olmadık yollara başvuruyorlardı... İşte yaşamın her alanında olabildiği gibi CHP'de de işler ve saflar tersine döndü... CHP'yi kemiren kadrolular.. 14 ve 28 Mayıs'taki genel seçimlerle cumhurbaşkanlığı yarışının kaybedilmesinin ardından, CHP'nin asli unsurlarını tasfiye eden ikinci cumhuriyetçi tayfa da Kılıçdaroğlu'nun karşısında en büyük düşman cephesini oluşturdu ki, ikiyüzlülüğün en ötesi... CHP'yi işgalden kurtarmak için mücadele ederken ambargoya, sansüre, tasfiyeye uğrayanlar şaşkınlık içerisinde, ana muhalefet partisinde giderek sertleşen savaşı izliyor... Savaş ki ne savaş... Hani, Kılıçdaroğlu belediye başkanları toplantısında, "Parti ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri olursa bırakırım" demiş ya, işte partinin ilkelerine bağlı olanlar arasında yaşanmıyor bu savaş!!! CHP içerisindeki iç savaşta bir tek Kuvayi Milliye cephesi yok... Bir yanda belediye tayfası, diğer tarafta ne hikmetse 5 ile 7 kez arasında vekil yapılanlarla "parti küçük olsun, benim olsun" zihniyetinde, Atatürk'ten, Altıok'tan, CHP'den habersiz bir güruh adeta birbirini yok etmek için uğraşıyor... Kimler yok ki aralarında; Takkeli fotoğrafları medyada dolaşırken İrancılık yapan Eren Erdem, CHP televizyonunda CHP'lilere ambargo uygulayan Tuncay Özkan, Atatürk düşmanı FETÖ tetikçisi Taraf gazetesinin elemanı Yüksel Taşkın, cemaatin Abant toplantılarına katılırken 7 kez de vekil yapılan Erdoğan Toprak, Fethullah'a saygılarını sunarken Meclis'te kadrolu danışman yapılanlar, Amerika'da FETÖ'cülerle fotoğraf çektirenler, Zaman gazetesinin manşetinde pohpohlananlar, Ege Bölgesi'nde belediyeleri dolaşarak asansör pazarlayanlar ve Kılıçdaroğlu'nun "onlara güvenmiştim, hak edenleri değil, tanıdıklarını vekil yaptılar" dediği eski parti yöneticisi, siyaset rantiyeleri... Kerimoğlu, Odabaşı, İlgezdi... Kılıçdaroğlu'nun belediye başkanları toplantısında ağız dalaşına kadar varan tartışmalar gösteriyor ki, belediyelerle CHP Genel Merkezi arasında giderek sertleşen saflaşma büyüyecek... Ancak bir gerçek var ki, onun üzerine gidilmedikçe ana muhalefeti tüketmeye devam edecek... İşte CHP'deki kurultay delege sistemini kadro- ihale karşılığı örgütleyerek partinin gidişatını kilitleyen ve kendilerine hâkimiyet alanları yaratan bazı kadrolu belediye başkanlarının CHP'deki örgütlenmeye müdahalesi kesilmedikçe, ana muhalefetteki kavga daha da büyüyecek... Kılıçdaroğlu'nun "Partinin ilkelerine