Sanayileşerek büyümek

2023 yılında Türkiye Ekonomisi, OVP'nin öngörüsü çerçevesinde 4'ün üzerinde büyüyebilir.

Büyümek demek iktisadi faaliyetlerin yani harcamaların artması demektir. Harcamalar da ya tüketim için ya da yatırım için yapılır.

Sadece tüketim harcamalarını artırarak büyüme sağlanacağı gibi; yatırım harcamalarına ağırlık vererek de büyüme sağlanabilir.

Türkiye'nin, sanayileşme harcamaları yoluyla büyüyebilmesi hem mümkün olmasına rağmen, son yıllarda niçin sadece tüketim harcamalarını artırarak büyümeyi tercih ettik, diye sık sık soruluyor.

Türkiye'de gelmiş geçmiş bütün hükümetler sanayileşerek büyümeyi tercih etmelerine rağmen

Seçim öncesi hükümet, "sanayileşmenin ancak ve yalnız ucuz finansmanla yapılabileceğine ve bunu sağlamanın yolunun da faizleri indirmek" olarak öngörmüştü.

Tecrübelerime dayanarak bu fikrin doğru olduğunu teyit ederim.

2020 yılsonuna kadar değeri bir milyon doları aşan neredeyse bütün makine ve teçhizat yatırımlarının 95'i faiz oranı düşük diye hep döviz kredileriyle finanse edilmiştir.

Hükümet yatırım yapılsın niyetiyle faizleri indirince, önce tüketim harcamaları patladı.

Türkiye'de tüketilen sanayi ürünlerinin 70'i kesin ithal ve 30'u da yerli sayılır. Yerli üreticiler de bu tüketim çılgınlığından yararlandı ve büyük çoğunluğu ya kapasite artışına gitti ya da üretim hatlarını yeniledi; yani yatırım harcaması yaptı.

Fakat Türkiye'de tüketimin artması ithalatı inanılmaz seviyelere taşıdı ve dış ticaret açığını adeta patlattı.

İktisatçıların çoğu, tüketim harcamalarının, enflasyon ve dış ticaret açığı üzerinde yarattığı sorunlarla yakından ilgilendi fakat yatırım harcamaları analizini tabir caizse ihmal etti.

Örnek: 2023 yılı ilk dokuz ayında yapılan yatırım harcamaları (sabit sermaye oluşumu) bir rekor kırarak toplam harcamaların 32,2'sine çıkmış.

Üstelik geçmişte 60'lara kadar yükselmiş olan inşaat harcamalarının payı 44'e düşmüş. Yani geçmişe göre makine ve teçhizat yatırımları artmış.

Devam edelim.

2010, 2011 ve 2012 yıllarında yatırım harcamaları (sabit sermaye oluşumu) sırasıyla 25, 27 ve 27 olmuş.

2021, 2022 ve 2023 (T) yılındaysa 28,2, 29,2 ve 32.

Yatırım harcamaları içinde inşaatın payı 2017, 2018 ve 2019'de sırasıyla, 59, 59, 56 gibi yüksek bir orandayken bu oranlar 2020, 2021 ve 2022 yılında sırasıyla 49, 42 ve 40'a düşmüş.

Yani apaçık bir şekilde Türkiye'de hem yatırım harcamaları artıyor hem de bu yatırım harcamaları içinde makine ve teçhizat yatırımlarının payı artıyor.

Peki, bunun olumlu etkisi ne zaman görülecek

Sayın Mehmet Şimşek'in görevini sürdürmesi şartıyla, bu yatırım harcamalarının desteğiyle, hem ihracat, hem cari denge hem de enflasyon konusunda OVP'de öngörülen hedefler tutturulabilir mi

Son bir yılda altın hariç cari açık, yaklaşık 22 milyar dolardır bu da GSYH'nın 2,2'sine tekabül ediyor.

Ben cari açık verilmesine karşıyım fakat 22 milyar dolar cari açık ekonomi için bir tehlike değil, sürdürülebilir bir orandır.