Sayısal galip CHP ve mutlak mağlup Milliyetçiler

Bu seçimler, özde, Ak Parti'ye kazandırmak veya kaybettirmek bakımından önemliydi.

Ak Parti'nin oy düşüşlerini taktik ve geçici bir mağlubiyete ve verilen mesajı stratejik bir dönüşüme vesile kılarsa, uzun vadede bu seçimden kârlı çıktığı bile söylenebilir.

Düşük katılım oranı ve Ak Parti oylarının ittifak içi diğer partilere kaymasının tek sebebinin ekonomi olduğu tezi doğru değildir.

Türkiye ekonomisi mevcut verilere göre potansiyel olarak olabileceği en iyi seviyelerdedir.

1) İşsizlik tarihi olarak en düşük seviyelerden biri olan 9 civarında salınmaktadır.

2) Büyüme 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra 3. Çeyrekte 5,9 ve 4. Çeyrekte de 4 oldu.
2024'ün ilk çeyreğinde de 4,5 civarında bir büyüme tahmin ediliyor.

3) Deprem harcamaları Merkezi Yönetim bütçesinden karşılandığı halde abartılı bir bütçe açığı yok.

4) İhracat arttığı ve ithalat azaldığı için cari açık kapanıyor.

5) En düşük emekli maaşı 2022'nin Aralık ayında 3.500 TL'yken şu anda 10.000 TL. Diğer emekliler Mayıs seçimlerinden sonra 87 civarında zam aldı. Elbette mevcut enflasyon ortamında bu ücret artışları yeterli değil.

6) Ekonominin başında, bir istikrar programını yönetmek açısından IMF uzmanlarından bile daha tecrübeli ve daha yetenekli Sayın Şimşek var. Sayın Şimşek görevde kaldığı sürece enflasyonla mücadele edeceği kesin.

Daha yüksek bir beklenti hayalcilik olur.

RÜŞVET YOLSUZLUK VE BIKKINLIK

Yönetimin her geçen gün daha otoriterleştiği doğrudur. Fakat 22 yıl kesintisiz iktidarda kalıp otoriterliğe dönüşmemiş bir parti var mı, olabilir mi, bilmiyorum.

Fakat halk, her yerde, eninde sonunda otoriterliğe itiraz eder.

Yönetimin kamu paralarını harcarken usulsüzlük ve yolsuzluk yaptığı reddedilemiyor. 22 yıl iktidarda kalarak rüşvet, yolsuzluk ve çürümüşlüğe bulaşmamış bir parti veya yönetim var mı, olabilir mi, bunu da bilmiyorum.

Mesela "Müteahhitler Kıraathanesi"ndeki dedikodulara bakılırsa İstanbul'un, CHP'li ilçe belediyelerinde, rüşvet ve yolsuzlar Ak Parti ilçelerinin iki katına kadar çıktığı iddia ediliyor.

Doğrusu Ak Parti, kamu kaynaklarını halka yağmalatarak seçim kazanma konusunda uzmandır. Fakat bu seçimde emeklilere kaynak aktarmayı reddetmesi çok enteresan bir karar olmuştur.

Sonuç olarak Ak Parti'nin oy kayıplarının temelinde ekonomik kaygılar olduğu iddiasıyla mutabık değilim.

Seçimden önce yazdığım "Ey Ak partililer, Ak Partiyi seviyorsanız Ak Parti'ye oy vermeyin" çağrısının etkisi bile ekonomideki bozulma iddiasından daha fazla etkili olmuş olabilir.

AHLAKİ VE PSİKOLOJİK TEPKİLERİN GÜCÜ

Bu seçimlerde Ak Parti, İstanbul dâhil pek çok yerde seçim kazansaydı bu Ak Parti için "sonun başlangıcı" olabilirdi.

Çünkü böyle bir durumda Ak Parti ülkeyi bir tek parti devletine dönüştürmeye teşebbüs edebilirdi. Ak Parti, uzun süredir kurumsal kimliğini, liderinin arzu ve performansına endekslemiş gözüküyordu; şimdi rakiplerinin soluğunu ensesinde hissetmeye başlamasıyla dönüşmek zorunda kalacaktır.

Bu dönüşüm mümkün mü, bilmiyoruz.

Çünkü Ak Parti'de, kendi şahsi menfaatini geri plana iterek, bu seçimleri cesaretle ve vukufiyetli analiz edip gereğini yapacak kalitede kadrolar kaldı mı hiç kimse bilmiyor.