Mehmet Şimşek giderse dolar 60 TL olur mu
"Haziran ayında Mehmet Şimşek dahil pek çok bakan görevden alınacak" dedikodularını Yeni Şafak Gazetesi yaptığı bir haberle adeta kesinleştirdi.
Yeni Şafak, "yukarıdan" onay almadan böyle bir haber yapabilir mi diye soruyor iddia sahipleri ve cevap veriyorlar: Yapamaz.
Bu durumda herkes Sayın Şimşek'in görevden alınmasının ekonomiye etkilerini döviz kurları üzerinden öğrenmeye çalışıyor.
Ekonominin kahinleri iktisatçılara soruluyor: Dolar 60 TL olur mu
Kısa vadeli çalkantılardan sonra doların kaderini Mehmet Şimşek'in gidişi değil uygulanacak politikaların tutarlılığı belirleyecek.
Birinci Cevap: Mevcut para ve maliye politikaları benzer tutarlılıkla devam ettirilirse yani TCMB repo faiz oranları, enflasyondan en az beş puan yüksek tutulursa dolar, 2027'den önce 55 TL bile olamayabilir.
Örnek: Enflasyon 35 olduğu dönemde faizlerin 40 olması gibi.
Veya.
İkinci Cevap: Mevcut para ve maliye politikaları kökten değişirse yani TCMB repo oranları, enflasyon oranından daha düşük olarak belirlenirse dolar, bu yıl sonundan önce bile 60 TL'yi görebilir.
Örnek: Enflasyonun 35 olduğu bir dönemde faizlerin 20 olması gibi.
ŞİMŞEK KALSA DA BU EKONOMİ TÖKEZLER
Sayın Şimşek'in Orta Vadeli Program'da (OVP) çizdiği makro çerçeve neredeyse tüm iktisatçılar tarafından "makul" bulunuyor. Ben de bu çerçeveyi teknik olarak doğru buluyorum.
Ancak çerçeveler makul olsa da uygulamalar isabetsiz olursa başarısızlık kaçınılmaz olabilir.
Görünüşe göre Şimşek ve ekibi programın başarısızlığının veya diğer bir ifadeyle geç gelecek olan başarsının kaynağını kavrayamıyorlar.
ENFLASYONLA MÜCADELEDE BAŞARISIZLIK
Orta Vadeli Program (OVP) 2025 yıl sonu için enflasyon oranını 17,5 öngörmüştü.
Bugün en iyimser enflasyon tahminleri bile 30 ve üzerini gösteriyor.
Muhtemelen ekonomi yönetimi: "IMF'nin, Dünya Bankasının, Reyting Kuruluşlarının ve pek çok uluslararası kurumun alkışladığı bir ekonomi programı niçin başarılı olamıyor, anlaşılır gibi değil" diye düşünüyorlardır.
Cevap basit: Ezber ve klişe reçetelerin her zaman ve her yerde başarılı olmasını ummak gerçekçi değil.
Soru: Peki, Sayın Şimşek'in programı enflasyonla mücadelede başarılı olamayacak mı
Sayın Şimşek ve ekibi, mevcut politikalarla enflasyonu OVP'nin açıklanmasından üç yıl 3 ay sonra yani 2026 sonunda, tek haneli rakama düşürmeyi öngörmüştü.
Bu sürenin yetmediği ve en az beş yıla ihtiyaç olduğu kesin gibi görünüyor.
Başarısızlığı veya geç başarıya sebep olan olguları irdeleyelim.
1) DAVUL ŞİMŞEK'TE TOKMAK SSB'DE
Soruyla başlayalım: Enflasyonla mücadeleyi TCMB ile birlikte Hazine ve Maliye bakanlığı yapıyor; peki hükümet bütçesini kim hazırlıyor
Cevap: Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SSB) yani Sayın Cumhurbaşkanımızın sekreteryası.
Sorunun devamı: Sayın Cumhurbaşkanımız, mesela tasarruf tedbirleri gereği yatırım harcamalarını, gönüllü olarak kısmaya razı olur mu
Cevap: Olmaz.
2) NET DÖVİZ REZERVİ TAKINTISI
İkinci yanlış uygulama Örneği: Sayın Şimşek ve Ekibi, Reyting Kurumlarının "Net döviz rezervlerini artırırsanız notunuzu yükseltebiliriz" vaadini çok sevdiler ve hemen para basarak döviz satın almaya başladılar.
Yaklaşık olarak 140 Milyar dolar döviz satın aldılar ve (eksi) -70 milyar dolar civarında olan döviz rezervlerini (artı) 70 milyar dolar seviyesine kadar çıkardılar.
140 milyar dolar değerinde döviz satın almak demek, piyasalara, yaklaşık olarak 5 Trilyon TL "para sürmek" demektir.
Ve.
Ve döviz satın alımlarını çok büyük başarı ve onay olarak algıladılar.
Hükümetlere güvenmediği için yıllardır birikimlerini dövize, altına ve KKM'ye bağlamış kişileri ve yabancıları "çok kazanacaksınız" diye TL'ye geçirdiler ve ellerine 5 Trilyon TL tutuşturdular.
TL'ye geçişlerin bir süreç olduğu ve devam edeceği varsayıldı.
Bu yaklaşıma en az on köşe yazısıyla itiraz ettim.
Çünkü en küçük bir kıvılcımda bu TL sahiplerinin dövize geçmeye çalışacağı belliydi.
Nihayet 19 Martta bu kıvılcım alev aldı.
Fakat Sayın Şimşek ve ekibi, mealen, "siyasi sebeplerden dolayı döviz talebi oldu; iyi ki zamanında döviz rezervi biriktirmişiz yoksa gelen 50 milyar dolar talebini nasıl karşılardık" diye konuyu yanlış algıladılar.
Çünkü yangının sebebi, Sayın İmamoğlu ve arkadaşlarına yapılan operasyonlar değil, net döviz rezervlerini artırma politikalarının oluşturduğu kırılganlıklardır.
Defalarca net döviz rezervlerini artırmaya çalışmanın yani piyasayı TL'ye boğmanın yanlış olduğunu yazdım.
Sayın İmamoğlu ve arkadaşları tutuklanmadan iki hafta önce, 6 Mart tarihinde bakın ne yazmışım:
"TCMB son üç toplantıda faizleri 50'den 42,5'e düşürdü; yani 7,5 puan düşürdü.
Aslında stopaj oranlarını 10'dan 15'e yükselterek gerçekte ve örtük olarak, reel faizleri ilave olarak 2,125 puan daha düşürdü.
Soru: 9,625 puan faiz düşüşünü teyit edecek bir iktisadi yavaşlama var mı
Cevap: Yok
Öte yandan, hızlı faiz indirimi ve stopaj artışından daha zararlı ve daha tehlikeli bir uygulama, TCMB'nin tepesinde "Demokles'in Kılıcı" gibi sallanıyor.