FED ne yaptı ve TCMB ne yapacak

Piyasa oyuncuları son zamanlarda FED'in faiz kararlarını isabetle tahmin edebiliyor ya da FED ne yapabileceğini, sözlü yönlendirmelerle piyasalara ima edebiliyor.Bunu bildiğim ve piyasaların "faiz artırımına ara verileceği" uzlaşısına rağmen, son karardan önce, faizlerin 25 baz puan artması gerektiğini belirttim.Devamla "eğer FED faizleri artırmasa, o kadar 'sert bir sözlü yönlendirme' yapacak ki, bu sözlü yönlendirmenin etkisi en az faiz artışı kadar etkili olacak" diye yazmışım.FED faizleri artırmayarak piyasaların ve "çok sert bir sözlü yönlendirme" yaparak benim de tahminimi teyit etti.FED faiz artırmasa da, Amerikan ekonomisinin bir faiz artışına ihtiyacı olduğuna dair kanaatim değişmedi. Acaba "uzaktan bakınca" bir ihtiyaç gibi görünen faiz artışını FED, verilere "yakından bakarak" niçin yapmadı; hangi tehlikeyi görerek bu artıştan vazgeçtiOkuduklarımın toplamından FED'in "bankacılık sektöründeki kırılganlıklar"dan rahatsız olduğunu öğrendik.Amerikan bankacılık sisteminin elinde faizi 1'in altında hatta sıfır olan trilyonlarca dolar tahvil var. Daha önce sıfır faizle FED'ten borç alarak edindikleri bu tahvillerin maliyeti bugünlerde 5'e yükselmiş durumda ve faiz artışlarının nerede duracağını hiç kimse bilmiyor.Kırılgan bankaların ne yapabileceğini, FED, bir süreliğine kenarda bekleyip izlemeyi öngörmüş. Sadece bu ay değil, muhtemelen Temmuz'da da faizleri artırmayacak ve Eylül'de de Allah Kerim.FED hem gerekli oranda faiz artırmamanın risklerinden hem de faiz artışlarının, finansal piyasalarda meydana getireceği karmaşa ve yan etkilerinden ürküyor.Amerika'nın en büyük 100 finansal kuruluşunun Özkaynakları yaklaşık olarak 1,1 Trilyon USD'dir. Bu finansal kuruluşların elindeki tahvillerin piyasa değeri ile defter değeri arasında büyük bir fark oluştu. Maliyeti 5 ve getirisi 1 olan tahvilleri bugün nakde çevirmek isteseler, yaklaşık olarak 300 milyar dolar zarar ediyorlar.Tabi her banka aynı durumda değil. Mesela, Türkiye'de de adından çok bahsedilen Silicon Valley Bank'ın zarar potansiyeli, özkaynaklarının 98'i kadardı; riskleri azaltayım diye işlem yapınca kusurları ortaya çıktı ve battı.Durumu Valley Silicon Bankasına benzeyen başka kuruluşlar da var fakat onlar şimdilik ayakta duruyor.Meşhur Bank Of Amerika da iyi durumda değil fakat iyi yönetiliyor. Potansiyel zararının özkaynaklarına oranı, 109228 48'dir. Tek başına bu risk onu batırmaz fakat hiç hata yapmasa bile yıllarca süründürme potansiyeli var.WELLS FARGO'nun potansiyel zararı 42 milyar dolar ve Morgen Stanley'in 9 milyar dolar civarında değerleme zararı var; her ikisinin de zararlarının özkaynaklarına oranı 25.JP Morgen bankası, bu vakada da görüldü ki iyi yönetiliyor çünkü potansiyel zararının özkaynaklarına oranı 12'dir: 37304Son soru: FED Eylül'de faiz artıracak mı Doğrusu ben FED'in bu yıl faiz artıracağını düşünmüyorum fakat eğer ekonomi, Eylül ayında faiz artışına muhtaç olursa, yeni faiz artışı 25 değil 50 baz puan olacaktır.Çünkü faiz artışı ihtiyacı, enflasyonun kontrolden çıkma tehlikesi anlamına gelir.TÜRK BANKALARI DA AYNI DURUMDA MIHer ne kadar Türk bankaları, Hazinenin kendilerine zorla sattığı tahvillerin, bilançoları üzerinde tıpkı Amerika benzeri bir etki yaratacağını iddia ediyorlarsa da, bu konu üzerinde detaylı olarak çalıştım, bu iddia tam doğru değil.Doğru değil çünkü bankaların ellerinde "zorla edindikleri tahvil" kadar "enflasyona endeksli tahviller" de var. Son 18 ayda 10'lar civarında bir maliyetle temin ettikleri fonlarla, enflasyon oranına endeksli tahvillerden çok yüksek getiriler elde ettiler.Bu dönemde zarar edenler, Başkan Erdoğan'a inandığı için TL'de kalmakta ısrar eden gerçek ve tüzel kişiler oldu.Dolaysıyla TCMB'nin FED gibi bir kamburu yok. Enflasyon ve enflasyon kadar belalı başka dertleri var: Fiyatların serbestçe belirlendiği piyasaları canlandırmak, finansal istikrar sağlamak, uluslararası fon akımlarını cezbetmek vs. vs.TCMB NE YAPACAKPek çok kişi, TCMB'nin faiz artışları konusunda alacağı isabetli kararlarla, ekonominin esenliğe kavuşabileceğine inanıyor.Türkiye'de bugün, dengesi bozulan tek ekonomik olgu enflasyon olsaydı ve diğer piyasalar ve faaliyet alanları dengede olsaydı, belki faiz artışları da etkili sonuçlar doğurabilirdi.Fakat piyasa şartlarına göre işleyen ve işlem yapılan bir finansal pazarın olmaması, faiz artışlarının sağlayabileceği avantajları kısıtlıyor.Ekonomi yönetimi, bütün finansal pazarları ve bu pazarlardaki fiyatları mikro yönetim ölçeğinde yönetmeye çalışıyor.Dövizin fiyatına, döviz alım satımında bankaların alacağı komisyon oranına ve kimlere döviz satılacağına; Kur Korumalı Mevduat yoluyla mevduat piyasasına, kimlere ve hangi fiyatla kredi verilebileceğine, hangi dış ticaret işleminin onaylanacağına, ihracatçının dövizlerinin ne kadarının satın alınacağına ve daha pek çok şeye ekonomi yönetimi karar veriyor.Hırslı ve tedirgin bürokratlar her şeyin kendi kontrollerinde olması için özel düzenekler kurmuş ve kulağıma bunlardan vazgeçmek istemedikleri duyumları geliyor.Dengesi bozulmuş bir ekonomiyi tek başına faiz oranları dengeye getirebilir miDoğru faiz oranlarının ilanıyla beraber mevcut makro ihtiyati tedbirlerin makul olanlarının basitleştirilmesi ve zararlı olanların iptal edilmesi faiz oranlarının etkisini artırır.Bunlar da yetmez, TCMB Başkanının "güçlü sözlü sözlü yönlendirmeler" yapması şart mesela "enflasyon düşürmek için ne gerekiyorsa yapılacaktır."Tam burada bir parantez açarak "Başkan Erdoğan'ın vücut dili ve sözleriyle" yaptığı ve yapabileceği "sözlü yönlendirmeleri" hatırlatmak istiyorum.Tahmin edileceği üzere Başkan Erdoğan'ın bu sözlü yönlendirmeleri, TCMB'nin ihtiyacı olan sözlü yönlendirmelerin tam tersi olan, "negatif, ters tepen sözlü yönlendirmeler"dir.Bu yazının yazıldığı saatte, Hazine ve Maliye Bakanlığına henüz her hangi bir bakan yardımcısı ve TCMB Para Politikası Kuruluna da yeni hiç bir üye ataması yapılmamıştı.Bu yapılmayan atamalardan daha güçlü bir "negatif sözlü yönlendirme" olabilir miDiyelim ki PPK'ya yeni üyeler atandı veya eski üyeler işlerine devam ettiler. Bu durumda