Kayık küçük!

Belâların yağmur gibi üstümüze geldiğini düşündüğümüz anlarda 'belâ vereni' bulmak ve O'na iltica etmek, zahmeti rahmete çevirebilir.

Pozitif bir telkin, bazen ilâçtan daha tesirlidir. Tebessüm çiçeği güvenli bir limandır.

*

Temel ile Dursun balığa çıkmışlar. Derken fırtına çıkmış. Temel'de bir telâş, bir telâş...

Dursun:

'Telâş etme, Allah büyük' demiş.

Temel ise, içinde bulunduğu şartların farkındadır:

'Evet... Allah büyük, ama bizim kayık küçük!'

...

Evet.. Allah büyük, İslâm büyük... Peygamber Efendimiz (asm) medar-ı iftiharımız...

Evet.. Kur'ân büyük.. Dünya ve ahiret için bir mutluluk formülleri ve hakikatler hazinesi...

Evet... Hz. Ömer (ra) büyük, adalet büyük... Fırat kenarındaki kuzunun hukukunu bile gözetmesi çok güzel...

Bediüzzaman büyük, Risale-i Nur harika... Tamam bu değerler gerçekten çok büyük.

Peki, ben/biz bunların neresindeyiz Onların büyük olması otomatik olarak bizleri de büyük yapıyor mu

HAMASETTEN TEMİZLENME ŞART!

İslâm hakikatlerini yaşama endeksinde Gayrimüslim ülkelerin ilk sıralarda yer aldığını okuyunca;

"Acaba" diyorum; "Hz Ömer'i yıllardır yanlış yerlerde mi aradık Hamasete gelince mangalda kül bırakmıyoruz. İş uygulamaya gelince hak getire! Her şeyde ve her yerde ancak hamaset var!

Kendi ilmini göklere çıkaran bir hoca, namazın şartlarını sayıyormuş:

"Bir, hadesten taharet iki, necasetten taharet üç ..."

Bir dostumuz tam burada taşı gediğine koymuş:

"Üç... hamasetten taharet!"

ÖNCELİKLERİMİZİ GÖZDEN GEİRMEK

Hâkimler hakkı, hukuku, adaleti, hakkaniyeti bırakıp haksız kararlar vermeye, idareciler keyfî davranmaya başlarsa; insanlar da susup buna sessiz kalır, hak ve hukukuna sahip çıkmazsa kıyamet yakındır.

Mezar taşlarıyla övünmeyi, boş şeylerle avunmayı, hamasî nutuklarla böbürlenmeyi bırakıp vazifelerimizi yapmak, hak ve hukukumuza sahip çıkmak zorundayız. Gerekli dersi çıkarma ve tedbir alma zamanı. Yoksa yakında bekleyen felâketler sel gibi üzerimize gelecek.