İyilik bulaşıcıdır.. Kötülük de...

Tebessüm bulaşıcıdır, ümit, şevk ve iyilik de öyle.. kelebek etkisiyle çoğalıp yayılır. Ve insanlar birbirini etkiler.. Şu karamsarlık günlerinde bir insana verebileceğiniz teselli, ümit ve tebessüm onu hayata bağlar.İmtihan gereği iyilik ve kötülük, gece ve gündüz gibi iç içe. Asıl olan muhabbet, dostluk, iyilik, güzellik ve hayırdır. Kötülük, çirkinlik, tahrip, karanlık ve nefret ise talidir, ikinci derecededir. Kötülük de bulaşıcıdır. Bazen onunla mücadele edenlere de sirayet eder. "AKIL TUTULMASI" Kimi insanlar; gelecek endişesi, tamahkârlık, ırkçılık, nemelâzımcılık, şöhretperestlik, tarafgirlik ve korkaklık gibi 'desise-i şeytaniye'lere kapılıp, iyiye, doğruya, güzele, barışa, adalete sahip çık(a)mıyor. 'Dilsiz şeytan' oluyor. Hannah Arendt'ın ifadesiyle kötülük sıradanlaşıyor, yayılıyor. Cemiyetin basiret gözü körleşiyor. Bir 'akıl tutulması' yaşanıyor. Böylece müstebitlerin, kötülerin cesareti artıyor. STOCKHOLM SENDROMU Uzmanlara göre, çok büyük duygusal ve psikolojik baskı anlarında ortaya çıkıyor. Cismen esir edilen kişi, bu süreçte artık ruhen de esir haline gelir. Küçük bir iyiliğe karşı yoğun minnet duygusu yaşar. Hayatta kaldığı ve öldürülmediği için minnet, şefkat, sadakat duyguları besler. Kendi bakış açısını kaybederek dünyayı 'istismarcısının' gözünden değerlendirmeye çalışır ve her konuda ona hak verip destek olur. Dostunu düşmanını ayıramaz, hadiseleri net olarak değerlendiremez, gerçeklikten kopar ve 'can damarını kesen' cellâdını dost zanneder. KÖTÜYLE BENZEŞMEK... Tek adama karşı çıkma mücadelesi ile başlayıp, tek adama