Bir Avustralya masalı: Taş Balta

Evvel zaman içinde, hayat ahenk içinde gürül gürül akarken..

Büyük büyüklüğünde, küçük küçüklüğünde, sevgi saygı içinde ömür su gibi akıp giderken... uzak kıtalar atlasında.. Avustralya'da Yir-Yoront adında bir kabile yaşarmış.

Avustralya'nın geniş toprakları üzerinde göçebe olarak dolaşır ve besin toplamakla geçinirlermiş. Mızrakta kullanırlarmış ama, kültürlerinin esasını taş balta teşkil edermiş.

Taş balta ile yiyeceklerini toplar, sığınaklar yapar ve çeşitli üretim faaliyetlerinde bulunurlarmış. Büyücüler, mızraklarla taş baltanın trampasını (değiş-tokuş) sağlayan ayinler, törenler düzenlermiş.

Taş baltaya sahip olmak bir statü teşkil ediyormuş. Çünkü bu kabilede sadece erkekler taş baltaya sahip olabilirmiş. Kadınlar ve çocuklar ise, onu yalnızca iş yaparken emaneten kullanabilirlermiş.

Ve bir gün.. yabancı misyonerler çıkagelmiş. Kabile misafir etmiş onları.. büyük bir dostluk göstermiş. Onlar da teşekkür için, işlerini daha rahat yapabilsinler diye, kabiledeki herkese çelik baltalar hediye etmişler. Halbuki kabile geleneğine göre, yalnızca erkeklerin çelik baltaya sahip olmaları gerekiyormuş. Misyonerler, çelik baltayı bu kabileye takdim ettikleri zaman hızlı değişimlerin vukua geleceğini düşünmüşler.

Gerçekten de; taş balta yerine çelik baltanın kabulü hususunda ciddi bir mukavemet görülmemiş. Gençler yaşlılara nazaran daha kolaylıkla çelik baltayı kabul etmişler. Kadınlar işlerini daha rahat yapabilmişler.

Hayatı kolaylaştıran çelik balta yerli halkın işini görmede çok faydalı olmuş. Çelik balta Yir-Yorontlar'ın ilerlemesine bir hayli yardım etmiş elbette.

Gerekli işleri daha kolay ve kısa sürede bitirmişler. Böylece uyku için daha çok zaman bulmuşlar ve konfor içinde yaşamaya başlamışlar.

Ve.. taş balta unutulmuş. Mızraklarla taş baltanın trampasını sağlayan büyü ve merasimler de...

Derken..her şey değişmeye başlamış. Yir-Yorontlar'ın sosyal yapısı, ritüelleri çelik balta yeniliğine intibak hususundaki kabiliyetsizlikleri yüzünden alt üst olmuş. Daha önce uyum içinde yaşayan kabilede huzursuzluklar çıkmaya başlamış. Keza kabilenin ticari geleneği de bozulmuş.