Bayram güzellemeleri

"Hüzn-ü keder def ola Dilde hicap ref ola Cümle günah af ola Bayram o bayram ola." Enes ibni Malik (r.a.) anlatıyor: Cahiliye devrinde yılda iki gün vardı ki, halk o günlerde eğlenirdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Medine'ye gelince şöyle buyurdu: "Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz var. Allah, Cahiliye devrindeki o günlerin yerine size daha hayırlısını verdi. Onlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir." (Nesai, İydeyn: 1) BAYRAM SEVİNCİ Bayramlar sevinç günleri. Hz. Peygamber (s.a.v) sevinçli olmamızı tavsiye ediyor. Mevcut duruma, her gün patlak veren cihanı sarsacak hadiselere bakacak olursak zahiren sevinilecek bir durum yok. Bilakis dertli ve kederli olmak için çok sebep var. En dar dairedeki dertlerden tut; en geniş dairedeki dertlere kadar ümidimizi, sevincimizi kıran olumsuzluklar var. Peki ne yapalım Ümitsiz olmak bir mü'mine yaraşır mı Hz. Peygamber (s.a.v) dünyanın en dertsiz insanı değildi hiç şüphesiz; ama dünyanın en mesud insanı idi. Öksüzlük ve yetimlik, fakirlik, hakikati bilmenin dayanılmaz ağırlığı, peygamberliğin ağır yükü, en yakın akrabadan başlayan düşman çemberine rağmen mesud olabilmek! 'Her hadisede Rahmet-i İlahiyenin izini, özünü, yüzünü görebilmek ve O'na tevekkül edebilmek..' Mutluluk formülü burada gizli sanki! KÜSLER BARIŞSIN ARTIK!.. Bayram taze bir nefestir. Anne babaların, büyüklerin, hastaların, komşuların, akraba ve dostların ziyaret edilerek Allah'ın rızasının kazanıldığı hayır günleridir. Bu günlerde dargınlar ve küskünler barışır. Fakir aileler, öğrenciler, yatalak hastalar ve sakatlar sevindirilir. Bayram sevincinin onlara da ulaşması sağlanır. Kadın-erkek, yaşlı-genç, fakir-zengin ayrımı yapılmaksızın, her sınıftan insan bayramlarda bir nefes tazeler. Birbirlerinin neşelerine ortak olur ve kederlerini paylaşırlar. Cezaevinde, huzurevinde, esaret altında bayram bekleyenlere mümkün olduğunca ziyaret yapılır, mümkün değilse dua edilir. Böylece insanlar arasında sorumluluk şuuru, birlikte yaşama kültürü, toplumsal barış ve dayanışma ruhu gelişir. Sevgimizi yenilemek, yenilenmek için bayram bir fırsat işte. TEBESSÜMÜ UNUTTUK SANKİ! Çok tahammülsüz ve asık suratlı olduk galiba! Tebessümü unuttuk sanki. Her hadisede "rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü" görecektik hani! Kâinat kitabını, insan kitabını okuyacaktık. Güzel gören güzel düşünürdü ya! Olumsuz bir şey ile karşılaştığımızda "huzma sâfâ .. diyecektik. Pencerelerden seyredip bir şiir gibi yaşayacaktık hayatı... Hepimiz Âdem'in (as) çocuklarıydık. Âdem ise topraktandı. Topraktan gelip toprağa dönecektik. Asıl bayram bize verilen duygu ve latifelerimiz yerli yerinde inkişaf ettirmek, her vesile ile muhabbeti teneffüs etmek ve ettirmekti. Unuttuk mu; ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül edeceğimizi ÇÖL.. Yüreğine ve gönüllere sevgi tohumu ekmeyen gül yetiştirebilir mi Kendisiyle kavgalı olan barışı getirebilir mi Yüreğini nefret kaplayan kâinatı, çiçeği böceği, kurdu kuşu nasıl sevebilir.. Sevmeyi bilmeyenler Allah'ın yarattığına hiç saygı duyar mı Hak hukuk, adalet, vicdan dinler mi Şehirleri beton gökdelen ormanına çevirdik. Ekranlara mahkum edip tembelleştirip uyuşturduk insanı.. Yüzlerce oyuncakla meşgul ettik. Aklını uyuşturup sevgiyi öldürdük. Tüketimi körükledik. Yürekler çöle dönüştü. Ötekileştirdik, şeytanlaştırdık, nefret ektik. Bu iklimde gül bitecek değil ya! Öyleyse kaybolan, gizlenen insanî duygularımızın bayram ikliminde yeniden yeşermesi için gayret sarf edelim. Hayatı kendi elimizle cehenneme çevirmeyelim. Bir nefis muhasebesi yapıp, kendimizi bir gözden geçirelim!.. Eksiklerimizi tamamlama, fazlalıkları törpüleme, hataları tamir, helalleşme, kendimizle ve çevremizle barışma için bu bayramı vesile yapalım. "NEREDE ESKİ BAYRAMLAR!" Şu şikayet söylenmeleri kısmen doğru olabilir. 'Bayramlar eskiden bayramdı; şimdi ise sadece tatil. Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok Günler önce hazırlıklar, temizlikler yapılacaktı. Barış Manço'nun "Bugün bayram, erken kalkın çocuklar. Giyinelim en güzel elbiselerimizi..." şarkısıyla uyanacaktık sabah. Erkenden kalkıp, hep birlikte bayram namazını kılacak, ardından bayramlaşacaktık çıkışta. Çocuk olup bayram şekeri toplayacaktık, harçlık alacaktık. Büyüklerimizin elini öpecektik. Kapının zilinin çalmasını bekleyecektik kim gelecek diye... Kolonya kokuları birbirine karışacaktı ellerimizde. Baklavalar, şekerler ve kahveler ikram edecektik. Ama şimdi rüyamızda görsek inanmayacağımız şeyler olacak. Harçlıklar EFT ile, havale ile verilecek torunlara.. Ziyaretler internet üzerinde yapılacak. Komşu, eş-dost, akrabalarla bayramlaşmak yerine tatil beldelerine akın edilecek.. (Hoş.. bu pahalılıkta artık tatil ve akraba ziyareti de çok zor ya!) Eski bayramları gerçekten arıyor muyuz Eskiyen bayramlar değil, bizleriz. Değişen biziz, değiştik, eskidik, yozlaştık; bayramın tadını hissettiren duygularımızı yitirdik, bencilleştik, sekülerleştik, maddi doyuma odaklandık. Onun için bayramlar artık eski tadı vermiyor. Öyleyse önce kendimizi bir gözden geçirelim!.. Ümidi diri tutalım, yaşama sevinci vermesi için Rabbimize dua edelim. Kurban bizi birbirimize