Bahane değil, çözüm üretmek...

İnsanoğlu bir mazeret fabrikası sanki!Daima kendini aklamak ve başkalarını suçlamak için mazeret üretme fabrikası... Üzerimize düşen işleri yapmıyor, sürekli bahaneler üretiyoruz. Halbuki; yüzlerce mazeret binlerce bahane, bir tek başarının yerini tutamaz. Mazeretler bize fayda sağlamaz, başarıya ulaştırmaz. Mazeret üretmek vicdanımızı tatmin etmez, mesuliyetten kurtarmaz. Öğrenci ders çalışmamak, işçi işini savsaklamak, görevlilerin görevlerini yapmamak için bahane üretiyor. Siyasetçi, hizmet yerine hamaset ve mazeret üretiyor, başarısızlığı için başkalarını suçluyor. Ailede, toplumda, ticarette, siyasette, iman hizmetlerindeki mazeretleri görüyor, yaşıyor, birlikte üretiyoruz. MAZERET SEBEPLERİ Mazeret üretiminin temelinde insanın zaafları var. Tembellik, karamsarlık, ümitsizlik, bilgisizlik, korku, özgüven eksikliği, yalancılık, kendini temize çıkarma vs. Mazeret üretiminin en önemli nedeni ruh, beyin ve beden tembelliğidir. Başarısız bir işte mazeret, bir tür yalandır. Hayatın getirdiği belirsizliklerden korkanlar rutin işler dışında bir görev üstlenmek istemez. Gerekli bilgi ve mücadele azminden mahrum olanlar, bir işe giriştiklerinde önlerine çıkan ilk engelde, hemen teslim bayrağı çeker. Bilgisizliğini ve dirençsizliğini örtmek için mazeret üretme tuzağına düşer. TOPLUMU ÜMİTSİZLİĞE SEVKETME!.. En tehlikeli mazeretler ise sosyal alanda üretilenlerdir. "Biz adam olmayız", "Böyle gelmiş, böyle gider." Oysa; toplumları, insanların geri kalmışlığa, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı ortak mücadelesi ayakta tutar ve geliştirir. Gönlünü ve zihnini mazeretlerle