Dünya rahatlık yeri değildir!..

M. Said Arvas Hocadan Hatıralar... Bu dünya rahatlık yeri olsaydı, en çok, yaratılmışların en şereflisi Peygamberlere nasip olurdu. Hâlbuki, en büyük sıkıntıyı onlar çekmişlerdir. Dünya, rahatlık, huzur ve saâdet yeri değildir... Bir gün huzur bulsak, birkaç gün huzursuz oluruz. Bizim hiçbir sıkıntımız olmasa bile, sevdiklerimizin sıkıntıları bizi üzer... Bir adam, arkadaşına şöyle dua eder: "Allahü teâlâ sana hiç sıkıntı vermesin!" O da, "Sen benim ölümümü istiyorsun" diye cevap verir ve ilave eder: "Dünyada yaşayıp da sıkıntı çekmemek mümkün değildir..." Hasan-ı Basri hazretleri buyuruyor ki: "Dünyada rahatlık bekleme, dünya rahatlık yeri değildir. Şayet bir rahatlık görürsen, onu kârdan say, yolda para bulmuş gibi. Âdem aleyhisselam dünyaya sürgün olarak gönderildi. Terfi ederek, mükafat olarak gelmedi." Bir diğer tavsiyesi de şöyle: "Yarının sıkıntısını bugüne yükleme, her günün sıkıntısı kendine yeter." Dünya rahatlık yeri olsaydı, en çok, yaratılmışların en şereflisi Peygamberlere nasip olurdu. Halbuki, en büyük sıkıntıyı onlar çekmişlerdir. Hemen hemen hepsiyle alay edildi, hakaret edildi. Bilemediler, onlar, insanları ateşte yanmaktan kurtarıp, ebedî saâdete kavuşturacak yolları göstermek için gönderilmişlerdi... İbrahim aleyhisselamı ateşe attılar, yakmak istediler, kendi öz ve biricik evladını kurban etmesi ile emrolundu. Bu çok ağır bir imtihan idi. Dense idi ki; birine kestir veya dağdan yuvarla parçalansın, yine bir derece kolaydı. Emir, "kendi ellerinle keseceksin" şeklindeydi... Yakup aleyhisselam en çok sevdiği ve en mübarek evladı Yusuf aleyhisselamdan ayrı düştü. Bu hasretle o kadar gözyaşı döktü ki mübarek gözleri kapandı... Musa aleyhisselamın Firavun'dan çektikleri malum; memleketinden