Beşer zulmeder, Allah hidayet verir

Filistin'deki kahredici gelişmeler ve Gazze'deki zalimane katliâmlar karşısında, dünya insanlarının İslâma-Kurân'a bakışları değişmeye başladı.

Allah'ın her günü ölüm kusan o topraklarda yaşayan mü'minlerin sağlam itikadı ve kuvvetli dirayeti, aklı sönmemiş, vicdanı çürümemiş dünya insanlarını derinden derine düşünmeye sevk ediyor. İşin aslını öğrenmeye başladığında ise, kimi Kurân'ı okuyup mesajını öğrenmeye, kimi de İslâmın cihanşümûl mesajını kısa sürede idrak ederek Müslüman olmaya karar veriyor.

Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın hemen her yerinden bu meyanda haberler ve hatta detaylı görüntüler gelmeye devam ediyor.

Siyonizmin bitmeyen katliâmına rağmen, Müslüman nüfusunda herhangi bir azalma olmuyor. Tabiî, bu müsbet gelişmeye bakıp da Filistin dâvâsını takip etmekte gevşememeli, asla rehavete düşülmemeli. Zira, bu kudsî dava ayrı bir mesele, dünyadaki müsbet gelişmeler kategorik olarak ayrı bir mesele halinde mütalaa edilmesi gerekiyor.

Bilindiği gibi, İslâmın doğuşundan bu yana her milletten, her dinden ve dahi her türlü dinsiz kimselerden Müslüman olanlar var.

Bu değişmez bir kaide olarak, geçmişte böyle olduğu gibi, aynı durum günümüzde ve gelecekte de aynen devam edecek.

Bu durum, biz kullara Allah bir ihsânıdır, lütf û keremidir. Ne kadar şükretsek azdır.

Son gelişmeler bir yana, bir de geçmişten günümüze türlü sebeplerle Müslüman olanlar var. Bilhassa yurt dışına ve daha çok ecnebi ülkelere gittiğimizde, bu hususu pür dikkat ve merakla öğrenmeye çalışıyoruz.

Evet, dış seyahatlerde ilgili kimselere en çok sorduğumuz ve cevabını-izahını da en çok aradığımız öncelikli suâlimiz budur: Bugünün medenî insanları nasıl Müslüman oluyor Onları imân ve hidayet dairesine çeken öncelikli sebepler nelerdir Dahası, nasıl bir merhaleden sonra Müslüman olmaya karar veriyorlar

Neden bu suâller Çünkü, bu mühim suâllerin hakikatli bir cevabı-izahı bilindiği takdirde, hem her ferdin ıslâhına örneklik teşkil etmesi, hem de dünya çapında imân ve İslâm hakikatlerinin ilânât ve hakimiyeti açısından, pek büyük bir merhale katedilmiş olacağına inanıyoruz. Evet, yaşanmış çarpıcı örnekler, yapılacak hizmetler açısından çok ehemmiyetlidir.

Tabiî, eski zamanlarda, yani geçmiş devirlerde, fertlerin, ailelerin ve kitlelerin İslâmiyetle müşerref olmalarına dair örneklerin haddi hesabı yoktur. Bu tarihî gerçekliği Üstad Bediüzzaman şu sözlerle ifade ediyor: "...Edyânı sâire (diğer dinlerin) müntesipleri, mutlaka fevc fevc muhakemei akliye ile ve bürhânı kat'î ile dairei İslâmiyete dahil olmuşlar ve olmaktadırlar." (Bediüzzaman'ın Tarihçei Hayatı: 74)