Yahudiler Osmanlı'ya sığınmıştı

İsrail devletinin mazlum Filistin halkına yaptıkları bütün dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor.Yine de ortada ciddî bir mukabele görünmüyor. Ama asıl konumuz bu değil. Yahudilerin Osmanlı'ya yaptıklarına dair yaşanmış bir tarihî hikâye var. Bu yazıda ondan bahis açmak istiyoruz. Türkiye'de yaşayan Yahudiler (Museviler), İspanya'dan Osmanlı Devletine sığındıkları o büyük muhaceretin 500. yılını 1992'de çeşitli faaliyetlerle kutladılar. Hatta "500. Yıl Vakfı" da bu maksatla kuruldu. Vakfın faaliyetleri hemen her sahada bugün de devam ediyor. 2001 yılında, aynı vakfa bağlı olarak ayrıca büyük bir müze kuruldu. Müzenin açılışında devlet ve hükümet erkânı da hazır bulundu. Siyasîlerin "müze hatıra defteri"ne yazmış oldukları ifadelerle Yahudi vatandaşları takdir ve tebrik ettiler, selâm ve saygılarını sundular ve onlardan övgü dolu sözlerle bahsettiler. Bu tesbitlerden sonra, şimdi de tarih seyri içindeki gelişmelere bakalım. Kendi ülkesindeki Yahudilerle anlaşmazlığa düşen 1490'ların İspanya hükümeti, çareyi baskı ve yıldırma yolunda buldu: Yahudilere, önce dinlerini değiştirip Hıristiyanlığı kabul etmeleri istendi. Direnme gösterenlere şiddetli baskı uygulanmaya başlandı. Papazlar da hükümetin bu yöndeki tasarrufuna destek verince, iş daha da ciddileşti. Engizisyon mahkemesine çıkarılan Yahudilere en ağır cezaların verilmesi, onları ciddî bir ikilemle karşı karşıya getirdi. Bir kısmı yalandan da olsa Hıristiyanlığı kabul ederken, bir diğer kısmı ise her ne pahasına olursa olsun, din değiştirmeyeceğini ifade etti. Din değiştirmeyenler, ağır cezalara çarptırılmaktan kurtulamadılar. Din değiştirenlerin ise, zamanla "dönme" oldukları, takiyye yaptıkları anlaşılınca, bu kez ortaya daha farklı bir durum çıktı. İspanya Kraliçesi İsabella, 31 Mart 1492 tarihinde bütün Yahudilerinen geç 2 Ağustos'a kadarülkeden kovulmaları yönünde bir ferman yayınladı. Bu ferman, nüfusları 300 bini bulan Yahudiler için tarihin dönüm noktası oldu. Onları çok zor günler bekliyordu. Çeşitli ülkelere yaptıkları müracaatların hiçbiri kabul edilmedi. Kapılar bir bir yüzlerine kapatıldı. Sonunda, onların imdadına Osmanlı Padişahı Sultan II. Bayezid'in merhameti yetişti. Padişahın fermaniyle, Yahudiler, büyük gruplar halinde Selânik ve İstanbul'a gelip yerleşmeye başladı. Uzun yıllar, zâhiren huzur içinde ve zararsız bir unsur olarak öylece kaldılar. Selânik ve İstanbul'dan sonra zamanla İzmir'e de kitleler halinde gidip yerleşen Yahudiler, 1665 senesinde pek mühim bir vukuata karıştılar. Sabetay Sevi (16261676) isimli ruhanî liderleri, o tarihte binlerce müridiyle ortaya çıktı ve kendinde bir "İlâhî güç" gördüğünü ilân etti. Bununla da kalmadı, İzmir'den hareketle İstanbul üzerine yürüyüşe geçti. Hükümet merkezine gelecek ve devleti ele geçirecekti. Bunda yanıldığını, derdest edilip mahkemeye sevk edilince anladı. S. Sevi'nin cezası idamdı. Ancak, ona Müslümanlığı kabul etmesi halinde affedileceği söylendi. O da hiç tereddüt etmeden İslâm dinini kabul ettiğini ve "Mehmet