Demokrasi ve diktatörlük

Lâfı hiç dolandırmadan direkt konuya girelim ve o can alıcı soruyu hemen sorarak başlayalım: Demokrasinin olduğu yerde diktatörlükten söz edilebilir miElcevap: Normalde söz edilememesi lâzım. Çünkü, normal hal ve şart altında, bir yerde demokrasi varsa eğer, orada diktatörlüğün esâmisinin dahi okunmaması icap eder. Amma ve lâkin, aşağıda sıralayacağımız anormal şartlar-durumlar ve dahi bazı zihniyetlelr sebebiyle, "demokratik cumhuriyet"lerde bile sultacılıktan, diktacılıkdan, oligarşiden, totaliterlikten, yahut faşizan bir demokrasiden söz etmek pekâlâ mümkün. Bu girizgâhtan sonra, şimdi cumhurî demokrasilerde istibdat rejimine, yani diktatörlüğe götüren birkaç sebebi sıralamaya çalışalım. BİRİNCİSİ Cumhuriyet ve demokrasi, eğer lâfızdan ibaret ise, eğer mânâsız bir isim ve resimden ibaret ise, eğer kâğıt üstünde yazılı olmaktan ibaret ise, o rejimde hakiki demokrasiden söz edilemez. Hatta, böylesi bir rejimden "mutlak istibdat" manası dahi çıkabilir. Nitekim, güya demokrasinin kısmen var olduğu "İttihat-Terakki" hükümetleri (1908-18) zamanında "şiddetli istibdat" ve güya cumhuriyetin var olduğu "tek parti" hükümetleri devrinde memleket "mutlak istibdat" ile yönetiliyordu. Bu tarz bir rejimin nihaî tarifini Üstad Bediüzzaman'ın şu ifadesinde görüyoruz: "...Muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar, istibdad-ı mutlaka 'cumhuriyet' namı vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla, sefahet-i mutlaka 'medeniyet' ismi vermekle, cebr-i keyfi-i küfrîye 'kanun' ismini takmakla, hem sizi iğfal, hem hükûmeti işgal, hem bizi perişan ederek, hakimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana, ecnebî hesabına, darbeler vuruyorlar." (Tarihçe-i Hayat: 364) Kezâ, yarım asırdır, Irak, Suriye, Libya, Mısır, hatta İran gibi ülkelerin de kâğıt üstündeki rejimlerinin adı "cumhuriyet"tir. Ancak, uygulamada hep istibdat ve diktacılık hakim olageldi. Adı geçen ülkelerin vatandaşları, şu mendebur illetten kurtulmak için ağır bedeller ödemeye devam ediyorlar. İKİNCİSİ Bir yerde eğer iktidarın alternatifi yoksa, hele hele iktidara alternatif olabilecek siyasî misyon hareketleri bastırılıyor ve açık-gizli manevralarla siyasi misyon hareketlerinin önü kesilmeye çalışılıyorsa, o yerde de gerçek anlamda bir demokrasiden söz edilemez. Böylesi bir tablonun hakim olduğu yerde, olsa olsa bir "faşizan demokrasi"den söz edilebilir. Zira, faşizm ve sair diktacı yapılanmalar, bazan "demokrasi gömleği"ni giyerek sultasını devam ettirebiliyor. (II.