Darbe-muhtıra, kime-neye yaradı

Irkçılık ve ayrımcılık gibi, darbeler ve muhtıralar da muzırdır, merduttur, lânetliktir... Kimden ve nereden gelirse gelsin, bunların her ikisi de tarihin kara lekesi ve insanlığın yüz karasıdır.Bizdeki darbe ve muhtıralar tarihine baktığımızda şunu görüyoruz: 1700'lü yılların başından günümüze kadar vuku bulunan hemen bütün darbe, kargaşa ve askerî isyanların arka plânında ekseriyetle "Selanikliler Hanedanı" da denilen "Yahudi dönmesi" Sabetaycılar vardır. Bu sinsî sığınmacılar, başta vatana-millete büyük zararlar vermekle beraber, siyaset noktasında ise, en büyük zararı hürriyet-meşrutiyet-demokrasi hareketine ve bilhassa Ahrar-Demokrat misyona verdikleri şüphe götürmez bir gerçektir. Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasından (1826) sonraki darbe ve muhtıralar, bazı noktalarda şekil ve muhteva değiştirmeye başladı: Kasdî kışkırtmalar sonucu patlak veren kargaşalı "Yeniçeri isyanları"nın yerini "Modern askerî darbeler" aldı: Sultan Abdülaziz'i tahttan indiren Mayıs 1876 darbesi, Sultan Abdülhamid'in halli ile sonuçlanan Nisan 1909 (31 Mart) darbesi, 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 2 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post-modern darbesi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası ve nihayet 15 Temmuz 2016 askerî harekâtına kadar olan darbe ve muhtıra silsilesinin tamamını, modern anlamda birer askerî cunta işi olarak görmek mümkün. Bilhassa 1980'den sonraki darbe veya muhtıra ile sonuçlanan cuntacı faaliyetlerde şunu görüyoruz: Bütün bu askerî müdahalelerde, siyaseten Demokrat misyonu temsil eden partiler büyük zararlar görürken, müdahalelere gerekçe olarak gösterilen "irticaî siyaset" ise, her defasında kazançlı çıktı ve siyaseten biraz daha büyütülmüş oldu. Neticede, tek başına iktidara geldi ve iktidardaki yerini daha da güçlendirmiş oldu. Bu değerlendirmelerden sonra, şimdi de 27 Nisan 2007'deki "e-muhtıra" meselesine biraz daha yakından bakmaya çalışalım. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt imzasıyla hazırlanan ve "e-muhtıra" etiketiyle kayıtlara geçen bir askerî bildiri, 27 Nisan (2007) gecesi tv ekranlarından dolaşıma sokularak kamuoyuna yansıtıldı. Bildiride, özetle laikliğin aşındırılmaya çalışıldığı; dinî duyguların istismar edildiği; millî bayramlara alternatif kutlamalar yapıldığı; bu tür eylemlerin, birlik ve bütünlüğe karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle