Bağdat Paktı'nın hedef-i maksadı

GÜNÜN TARİHİ: 24 Şubat 1955İslâm Birliğinin çekirdeği hükmünde olan Bağdat Paktı kuruluşu. Bilâhare ismi "Merkezî Antlaşma Teşkilâtı CENTO" şeklini aldı. Bu teşkilâtın kurucu üyesi olan devletler şunlar: Irak, Türkiye, İran ve Pakistan. Başlangıçta gözlemci olan İngiltere de sonradan üyelik sıfatını kazandı. 1956'da, pakta iştirak etmesi beklenen Suriye'nin Türkiye sınırına boydan boya mayın döşendi. Ardından, Irak'ta, Türkiye'de, İran ve Pakistan'da hükümet darbeleri gerçekleştirildi. Pakta imza atan hemen bütün devlet adamları bir şekilde öldürüldüler, idam edildiler. 1959'da Bağdat Paktı'nın Irak tarafından feshedilmesiyle, CENTO (İng.: Central Treaty Organization) İngiltere, Türkiye, İran ve Pakistan arasında 1979'a kadar devam edebildi. Şimdi bu tarihî hadisenin detaylarına geçelim. 1955 yılı 24 Şubat'ında Türkiye, İran, Irak ve Pakistan devlethükümet temsilcileri Irak'ın başşehri Bağdat'ta bir araya gelerek "Ortak Savunma ve Bölgesel İşbirliği" ana başlığı altında hazırlanan antlaşma metnine imza attılar. Her nasılsa, Birleşik Krallık adına İngiltere'nin de bilâhere üye olduğu bu antlaşmanın, bölge ülkeleri arasında çoktandır arzulanan yakınlaşma, kaynaşma ve müşterek faaliyetlerde bulunma noktasında adeta bir bahar havası meydana getirdiği söylenebilir. Bu işbirliği teşkilâtının mânevî bir başka boyutu ise, İslâm Birliğine doğru giden yolu tarif etmesi ve örneklik teşkil ederek kolaylaştırmasıydı. Zira, kuruluş safhasından hemen sonra Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan'ında da aynı teşkilâta dahil olması gündeme gelmiş ve bu meyanda da ciddî çalışmalar başlatılmıştı. Böylesine ulvî bir hizmete vesile oldukları için hükümet yetkililerini tebrik eden Bediüzzaman Hazretleri, Bağdat Paktı'nın kurulmasıyla bir nevi "İttihadı İslâm"ın tohumunun ekildiğini müjdeliyordu. (Bkz. Emirdağ Lahikası-II) Fakat ne yazık ki, bu hayırlı hizmetin önüne muzır maniler çıktı ve plânlanan gelişmeleri büyük ölçüde sekteye uğradı. İlk olarak, kuruluşun hemen ardından (1956'da) 800 küsûr kilometrelik Türkiye-Suriye sınırına mayın döşendi. Mayın döşemenin zahirî gerekçesi, kaçakçılığı önlemekti. Hakikatte ise, iki ülkenin arasında aşılması zor bir bariyer kurmaktı. Nitekim, sayısız insan-hayvan ölümlerine yol açan bu mayınların temizlenmesi defalarca gündeme getirildiği halde, bir türlü tam tahakkuk ettirilemedi, gitti. 1950'li yıllarda ciddi bir yakınlaşmanın ümit edildiği Suriye ile bir dizi gerilim hali yaşanırken, Irak'ta da darbe ve ihtilâl sıtması belirgin şekilde nüksetmeye başladı. Komşu ve kardeş Irak'ta, 14 Temmuz 1958 tarihinde