Sahibini arayan teklifler

- İnsanları, mensubu oldukları din sebebiyle yargılamayınız. Çünkü doğuştan din tercihi insanın elinde değildir. Ezeli takdir kimin hangi dine mensup olmasını takdir etmişse iş öyle gerçekleşir. Aynı kural ırklar için de geçerlidir.

- Ticaretinizi yaygınlaştırın; fakat hiçbir zaman tekelcilik yapmayın. Tekelcilik vicdanın kabul edebileceği bir davranış veya ticaret şekli değildir.

- Daima sevgi dilini kullanın. Başkasına hep dinin kolaylıklarını, kolay yanlarını teklif edin. İsterseniz kendiniz azimetle yaşayın. Fakat güzel örnek olmanın dışında azimete davet etmeyin.

- Allah ile olan irtibatınızı, insanların size olan davranışlarıyla test edin. Beklentiniz olmadığı halde saygı, sevgi, hürmet görüyorsanız bu iyiye işarettir. Yolunuza öylece devam edin. Aksi davranışlar görüyorsanız, tövbe ve istiğfarla kendinize gelin.

- İnsanlarla, özellikle yakın çevrenizle küçük bir şey dahi olsa hediyeleşin. Hediyeleşmek kalplerde sevgi oluşturur. Hediyenin maddi değil manevi değeri büyüktür.

- Affedici olun. Fakat siz, sizi af isteyecek duruma düşürecek her türlü davranıştan kaçının.

- Sırat-ı müstakim tektir. O da bize Rabbimizin Kur'an'da tarif ettiği yoldur. Bu yol, nebiler, sıddikler, şehitler ve salih kullar tarafından temsil edilir. İnsanlar bu dört sınıfı rehber edinir, örnek alırlarsa bu yolda yürürler. Zaten ümmeti birleştirecek de hepsinin aynı yolda yürümesidir. Sırat-ı müstakim dışında birleştirici, toplayıcı ve doğru hedefe götürücü başka bir yol yoktur. Sırat-ı müstakim dışındaki yollar ittifaka değil ihtilafa ve tefrikaya sebep olurlar.

- Edep ve terbiyenin yeniden inşa edilmesi şarttır. Bu da ancak insanca ve Müslümanca yaşamakla mümkündür. Sözlü ve yazılı tebliğden çok hal diliyle konuşmak elzemdir. Üsvey-i hasene güzel örnek olmak her türlü sözlü ve yazılı beyanda bulunmaktan daha tesirlidir. İşe, herkesin kendinden başlaması gerekir. Sonra tebliğ aile fertlerine sonra da sırayla en yakın olanlara taşınmalıdır. Herkes bu usulle tebliğde bulunursa hem kalıcı hem de tesirli bir icraatta bulunmuş olur.

- İman esaslarında tahşidat yapmak ısrarla ve devamlı iman esaslarıyla meşguliyeti gündemimizde tutmak hava kadar, su kadar büyük ihtiyaçtır. İman noktasında sürekli yeni ve zinde kalabilmenin yolu, tefekkür ve tedebbür kurallarına uygun olarak Kur'an'ı ve kâinat kitabını okumak, iman esaslarını konu edinen Kur'anî yorumları bu niyet ve düşünceyle mütalaa etmektir. İmandan beslenmeyen ahlak köksüz ağaca benzer; kurumaya mahkûmdur. Veya temelsiz bina gibidir, en küçük sarsıntıda yerle bir olur, yıkılır gider.

- Zorluklar, kolaylıkların ikiz kardeşleridir. Beraber doğar, beraber yaşar, beraber ölürler. Bu iki zıt hal biri diğeri olmadan olmaz. Onun içindir ki Kur'an'da tekrar da edilerek "Muhakkak ki zorlukla beraber kolaylık vardır" (İnşirah, 5-6) buyrulmuştur. Zorluğu istememek kolaylığı istememekle eşdeğerdir.