Pilleri bitti onların

Bir ABD misyoneri gibi çalışan George Friedman, Gelecek 100 Yıl isimli 21. Yüzyıl için öngörülerde bulunduğu kitabında şunları itiraf eder: "Sistematik olarakstratejik hedeflerine ulaşmış olan ABD Avrasya'da herhangi bir büyük gücün yükselmesini engelleme hedefine sahipti. Ancak paradoks şuydu: Bu müdahalelerin amacı hiçbir zaman bir şeyi gerçekleştirmek değil de bir şeyi önlemektir. ABD başka bir gücün yükselebileceği alanlarda istikrarı önlemek istemiştir. Hedefi istikrar sağlamak değil de istikrarsızlaştırmaktır. Ve işte bu, İslam depremine ABD'nin nasıl karşılık verdiğini açıklamaktadır. Büyük ve güçlü bir İslam devletini önlemek istemiştir." Aslında, ABD öncülüğünde, Batının Türkiye'ye karşı yaptığı her türlü simetrik-asimetrik saldırılarının sebebi de bu gayeye yöneliktir. Yani, istenmeyen şey, tarihi mirasını da kullanarak Türkiye'nin başını çekeceği bir İslam dünyası birlikteliğinin inşa ve yükselişini önlemek. ABD, PKK'yı kullanıyorsa bu gaye uğruna kullanıyor. Ve yine ABD, FETÖ'yü kullanıyorsa bu gaye uğruna kullanıyor. PKK'nın kullanım alanı yerel iken FETÖ global ölçekte ABD taşeronluğu yapmaktadır. Onun için de FETÖ, PKK'dan daha tehlikeli, tahrip gücü bütün İslam ülkelerini kapsayacak ölçekte olduğundan daha yaygın ve daha şiddetlidir. Bu iki terör örgütü, bilinen haliyle doğrudan ve açıktan kullanılmakla birlikte, dolaylı ve gizlice kullanılan taşeron fert vetopluluklar da gösterdikleri faaliyetlerin açığa çıkan delillerine istinaden vardır ve mevcuttur. Ve bunların en öncelikli görevleri, içinde yaşadıkları ülkeleri istikrarsızlaştırmaktır. ABD'nin genel stratejisi açısından bu faaliyet çok önemlidir. Çünkü ABD, başkalarını istikrarsızlaştırarak kendi istikrarını koruma gibi bir strateji izlemektedir. Elbette bu faaliyeti çok boyutlu olarak gerçekleştireceklerdir. Meselenin