Kurban

Medeniyet kurulacaktır. Onu temsil eden Beytullah inşa edilecektir. Neticede kendilerine böyle bir vazife tevdi edileceklerin geçmesi gereken imbik ve haddelerden biridir kurban. Elbette medeniyetler ihtilaller gibi değildir. Kendi çocuklarıyla beslenmez onlar. Kan içmez medeniyetler. Ancak "medeniyet kurucuları kendi kanlarını ona takdim ederler." Bu fark çok mühimdir. Bu farkı anlamak ondan da mühimdir. Kan yoktur hak sistemlerde. Ve rüşdünü isbat etmiş medeniyetlerde kan yoktur. Kan akıtan hep caniler ve cani sistemler olmuştur. Ve batıl hep kan üzerine kurulmuştur. İhtilaller kan dökmüştür, masum kanı dökmüştür. Onlardan arda kalan kandır, barut kokusudur, gözyaşıdır. Çığlıktır, hasrettir, hasarettir, iniltidir ve her şeyin kırılan parçasıdır. Medeniyetler ise parçaları bütünleştirmek için vardır. İlimle, irfanla, dostlukla, mürüvvetle, kardeşlikle, adaletle, kültürle, teknikle, sevgiyle ve hoşgörüyle Kurban İslâm'ın bütünüyle yaşanacağı zaman dilimine kurban. Asra kurban. Asra kasem edene kurban. Bütün bunlara kendini kurban eden İsmail'e kurban. Onun yerine kendini kurban adayan koça kurban. Sürme gözlü koça, şehla bakışlı koça. İsmail: Yetişen nesil. Çöl ateşinde pişen, mahrumiyeti azık edinen, zemzemle yunup yıkanan, takva gergefinde amel atlası ören, emir dinlemeyi aşk haline getiren, lâhûti tekliflere hep "Lebbeyk" diyen, geceleri hıçkırıkları bir matkap gibi karanlığı delen; gündüzleri ise haykırışları cihana velvele veren, sadelerden sade bir hayat süren, harç karıp taş taşıyan; himmeti âli ama iddiasız, fakir ama müstağni, mütevazı ama onurlu ve izzetli, müteşebbis