Kur'an'ın zahrı- batnı- haddi ve matlaı

Kur'an'ın zahrı- batnı- haddi ve matlaı

Latif Erdoğan

"Sizin en hayırlınız, Kuran'ı öğrenen ve öğretendir", buyuruyor Peygamberimiz, Efendimiz. Kur'an'ı öğrenmek bir vazife olduğu gibi öğrendiği Kur'an'ı başkasına öğretmek de bir vazifedir.

Kur'an okumayı öğrenmek ve Kur'an okumayı öğretmek bu vazifelerden biridir. Fakat Kur'an'ı öğrenmekte sadece okuma noktasında kalmak eksiktir, Kur'an en yüce ve yüksek bir ilim olarak talim ve tedris edilmelidir.

Kur'an ilminden istifade etmenin mertebeleri de bir başka hadisi şerifte şöyle beyana kavuşur: "Her bir ayetin zahrı, batnı, haddi ve matlaı vardır."

Zahir, lügatte, açık olan şey demektir. Bir şeyin görünen kısmına, dış yüzüne, üst kısmına "zahir" denir. Batın ise, zahirin zıddı olup kapalı, gizli, herhangi bir şeyin iç kısmı demektir. Had, sınır anlamındadır.

Zahirî ilim, dile ve akla dayalı, tedrisatla ve çalışarak öğrenilen ilimdir. Batınî ilim, kalple öğrenilen, ferasete dayalı, Allah tarafından kulun kalbine ilham edilen ilimdir.

Hz. Ali'nin bu konudaki değerlendirmesi şöyledir: "Her ayetin dört manası vardır: Zahir, batın, had ve matla. Zahiri, tilavetine aittir. Batını, anlayışla ilgilidir. Had, haram ve helal bildiren hükümlerdir. Matla' ise, Allah'ın kullarından muradıdır."

Tercümanü'l-Kur'an Abdullah b. Abbas der ki: "Kur'ân, birçok bölüm ve ilimler içerir. Onda, zahir ve bâtın olan birçok şey vardır. Onun insanı hayrette bırakan ilimleri bitmez; ilimlerinin sonuna ulaşılamaz. Kim ona yumuşaklıkla dalarsa kurtulur; ona sert olarak dalan kimse batıp helak olur. Onda birçok haberler, misaller, helal ve haramı bildiren hükümler, nâsih, mensûh muhkem müteşâbih zahir ve bâtın ayetler vardır. Onun zahirî, okunuşu; bâtını ise, tevilidir. Kur'ân'ı öğrenmek için alimlerin meclisinde bulunun, aman sefihlerden uzak durun."

Hadisteki, "Matla", yükselecek yer demektir. Yani, her ayet için onun taşıdığı ilmi anlamaya ulaşılacak bir yer ve bir makam vardır. Matlaın derin anlayış olduğu da söylenmiştir. Hiç şüphesiz Allah Teâlâ, Kur'ân üzerinde güzelce düşünen ve tefekkür edenlere öyle anlayışlar ve manalar açar ki onu başkasına açmaz. Her bilenin üzerinde daha iyi bilen biri vardır.

Bir başka görüşe göre "Kur'ân'ın zahirî, onun okunuşu; bâtını, manasının anlaşılması; haddi, helal ve haram bildiren hükümleri; matlaı ise, müjde ve tehditlerine dikkat kesilmektir." (Daha geniş bilgi için bkz: Dilaver Selvi, Her Ayetin bir Zahiri bir Batını Vardır Hadisindeki Zahir ve Batın Kavramları Üzerine Değerlendirmeler)

Hadiste her ayet söz konusu edildiğine göre, her ayeti kendi içinde bir bütün olarak ele almak ve her ayetin zahrını, batnını, haddini ve matlaını bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Kur'an'ın zahrı temeldir, esastır. Batnı ise ancak bu temel üzere inşa edilen derinliklerdir. Yani Kur'an'ın zahrı esas kabul edilmeden ve Kur'an'ın zahrına uyumlu olmadan yapılan batıni yorumlar doğru olsalar da Kur'an'î değillerdir. Onları Kur'an'la irtibatlı kılacak şart zahir nassa uyumlu olmalarıdır.