İran meselesi

Olayları, konu odaklı düşünmek, aynı usulle yorumlamak gibi bir alışkanlık geliştirmeliyiz. Bütüncüllük adı altında girilen genellemeler hem bizi konudan uzaklaştırır hem de sadra şifa bir sonuca ulaşmamızı engeller.

İran- İsrail gerginliği meselesinde de bu yaklaşımı esas almak bizi pek çok ifrat ve tefritten arındırır. İstikamet ve itidal üzere düşünce üretmemizi temin eder.

İsrail, her zamanki terör alışkanlığı ile İran'ın Şam'daki büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemiş ve bu saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde 7 kişi hayatını kaybetmiş, yani şehit olmuştu.

Bunun üzerine İran, misilleme yapacağını duyurdu. Ve de iki hafta kadar sonra tarihinde ilk defa, vekâletler aracılığı ile değil doğrudan dediğini yaptı. Ne ki teknolojik imkânlar sebebiyle herhangi bir hasar veremedi, İsrail bu misillemeden küçük sıyrıklarla kurtuldu. Başta Amerika olmak üzere bütün Batılı güçler hemen İsrail'in yanında konuşlandı; apar topar toplanarak İran'ı kınama kararı aldı.

Konu bu iken ve odaklanılması gereken husus bu kadar net ortada iken, konuyu İran'ın bin yıllık tarihine yaymak, bu bin yıllık tarih içinde bizimle arasında geçen olumsuzlukları, bize yaptığı kötülükleri, yanlışları nazara vermek ve sanki bin yıllık sürece yayılmış olumsuzlukların, kötülüklerin, yanlışların hepsini bir defada ve şimdi yapmış ve bu süreçte yaptığı olumsuzlukları, kötülükleri, yanlışları regüle edecek hiçbir olumlu eylemde bulunmamış gibi bir algı ile değerlendirmeler yapmak, en hafif ifadeyle yanlıştır, doğru değildir. Bu tavır, aynı zamanda müşterek düşmanımız olması gereken İsrail'i ve destekçilerini cesaretlendirmek anlamına gelmektedir.

Bediüzzaman Hazretleri, kendisine "Eskiden İttihat ve Terakki'ye muarız idin neden şimdi sükût ediyorsun" sorusuna verdiği cevap konumuzla alakası yönüyle de yol göstericidir. Cevapta mealen şöyle deniliyor: Düşmanların onlara şiddet-i hücumundan sükût ediyorum. Ayrıca o hain düşmanların elinde vasıtay-ı tesmim zehirleme vasıtası olmaktan feragat ediyorum. Bence bu mesele terazinin iki kefesi gibidir. Birinin hafifliği diğerinin ağırlaşmasına geçer. Ben bu şartlarda taşımı, tokadımı Ermeni Andranik ve Yunan Venizelos ile aynı tarafta olup Sait Halim Paşaya ve Enver Paşaya vurmam. Nazarımda vuran da sefil ve alçaktır.

Bugün, Amerika ve diğer Batılı güçlerle aynı safta yer alıp İran'a vurmak aynı yanlış yerde konumlanmak demektir. Yapılması gereken, itidalli davranmak, arabulucu olmak, İsrail'in Filistinli kardeşlerimize uyguladığı mezalime müşterek bir tavır sergileyerek karşı durmaktır. Şimdiki halde İran'la ilgili başkaca söylenebilecek olumsuz her şey asıldan kopmak, teferruatta boğulmaktır.