İnsan olmanın ön şartı

Güzel ahlakın, saflaşmış, durulaşmış ve bütün olumsuzluklardan arındırılmış keyfiyetine edep denilir. Edep ise, ancak terbiye ile eğitim ile elde edilir. Her insan, ferdiyeti yönüyle ayrı bir karaktere sahip olduğu için de, bireylerin terbiyesinde, genel ilkeler yanında hususi yöntemlerin kullanılması kaçınılmazdır. Ayrıca edep, nefis, kalp, ruh, vicdan ve diğer duyguların bütününde dengeli yaşanılması gereken bir olgudur. Bu da, terbiyede bütüncül olmayı şart kılar. Böylesi bir şartı yerine getirebilmek ise, ancak ilahi öğretilerle mümkündür. Bu mümkünü vaki kılacak da ancak Kur'an'dır. Kur'an, okunurken insanı terbiye eden tek ve en üstün kitaptır. Peygamber Efendimizin ahlakının Kur'an oluşu; terbiye ve edepte Kur'an'ın eşsizliğinin ebedi örneğidir. Kur'an nasıl ki Peygamberimize ait bir mucizedir; O'nun peygamberliğini tasdik eder; Peygamberimiz de ulaştığı aşkın ahlakla Kur'an'ın bir mucizesidir; onun Allah kelamı olduğunu doğrular, diğer bütün pedagojik yaklaşımlara üstünlüğünü tasdik eder. İnsan, taklit eden bir varlıktır. Ahlak alanında da onun bu özelliği değişmez. Dolayısıyla insan, yüce ahlak sahiplerini taklit ede ede, yüce ahlakla tanış olur; sonra da taklitten tahkike geçiş yapar, yüce ahlakı kazanır. Böylesi bir süreci ise ona, ancak dini veriler yaşatır. Potansiyel bağlamda, her insan iyi ahlakla donanımlıdır. Ne ki, dış etkenler insandaki bu potansiyelin yaşanır olmasına her zaman elverişli