FETÖ elebaşı CIA tarafından nasıl angaje edildi

Sun Zi, ünlü strateji kitabı Savaş Sanatı'nda beş çeşit casustan bahseder. Yerel casus, düşmanın içindeki casus, taraf değiştirmiş casus, ölü casus ve canlı casus.

Yerel casuslar, düşman toprağı içinde yaşayan yerli kişilerdendir. Düşmanın içindeki casus, düşmanın içindeki kendi memurlarımızdır. Taraf değiştirmiş casus, düşmanın bize çalışan casuslarıdır. Ölü casus, düşmana yanlış bilgi veren, bizim verdiğimiz yanlış bilgiyi düşman casusuna iletendir. Canlı casus, düşmandan doğrudan bilgi getirendir.

Sun Zi'nin MÖ 5. yüzyılda yaptığı bu tasnif casusluk tarihi açısından hâlâ güncelliğini koruyor. Espiyonaj Kontr- Espiyonaj faaliyetleri söz konusu beş kategoride seyrini devam ettiriyor.

Sun Zi'nin görüş ve düşüncelerini temel referans olarak kullanan emekli CIA ajanı Henry A. Crumpton, İstihbarat Sanatı adlı kitabında CIA'nin casus yapmak istedikleri kişilerde şu temel şartlardan istifade ettiklerini söyler: Para, ideoloji, zorunluluk, ego. Yazar bu dörde beşinci olarak da intikam duygusunu ekler.

FETÖ elebaşı, daha yaşı on altı, on yedi iken, babasının Alvar köyü imamlığından alınışını içine sindiremez. Buna sebep olarak gördüğü Alvarlı Efe hazretlerinin torunu ve kendisinin hocası Sadi Efendiyi, Atatürk'e hakaret etti iftirasıyla karakola şikâyet eder. Bu şikâyet, o günkü şartlarda devletin İstihbaratına adres bırakmak demektir. MAH, bu kullanışlı aparatı görmezden gelmez, kullanabildiği ölçüde kullanır.

Söz konusu zaman diliminde kısaltılmış adı MAH olan istihbarat birimi CIA'nin küçük bir şubesi durumundadır. 22 Temmuz 1965'ten sonra MAH, MİT olmuştur. Buradaki elemanlar Amerika'ya götürülmüş ve orada eğitilmişlerdir. Hatta 1992 yılında Amerika'da bulunduğum sıralarda tanıştığım, Genel Kurmay eski Başkanlarımızdan birinin kuzeni bir Türk işadamı bana, ben, demişti masonum ve eski MİT'çiyim. Amerika'ya yerleşince görevime CIA'de devam ettim. Senelerce, her ay MİT'in maaşını buradan ben götürdüm.

Zaten MİT Müsteşarı Fuat Doğu da aynı manaya gelen ifadelerle, bir zamanlar gazetelere demeçler vermişti

Bu girizgâhı, FETÖ elebaşının CIA tarafından devralınmasının, angaje edilmesinin hiç de sıra dışı bir olay olmadığını aksine rutin bir işlem olduğunu anlatmak için yaptım.

Şimdi asıl konuya dönelim: FETÖ elebaşı, annesinin bütün karşı çıkmalarına rağmen, on sekiz, on dokuz yaşlarında Edirne'ye gider, yani gönderilir. Orada Amerikan Kültür Derneğinin baş müdavimlerinden olur.

Bir taraftan dünyayı terk adına cami penceresinin içinde yatıp kalktığını söyleyen eleman, nedense gece cami penceresindeki yerine döneceği zamana kadarki hemen hemen bütünün vaktini Amerikan Kültür Derneğinde geçirir.

Bana anlattığı hayat hikâyesinde, öyle ki, der, burada seyrettiğim filimler, belgeseller sayesinde Amerika'yı avucumun içi gibi tanır olmuştum.

Amerika'ya ilk giden FETÖ elemanı Necdet Başaran aylık toplantı için Türkiye'ye gelişinde bana hararetle şunları söyleyecektir: Ne zaman kendisini telefonla arasam, bana neredesin diye sordu, ben bulunduğum yeri söyleyince de orada şu şu yerler vardır, oraları da görmeyi ihmal etme, dedi. Hiç Amerika'ya gitmemiş bir kişinin bunları salt bilgiyle bilmesi mümkün değildir. Bu durum ancak kerametle açıklanabilir Onun bu sözleri bana yukarıda aktardığım bilgiyi hatırlattı, dediklerine gülüp geçtim.