Büyük erdem: Haddini bilmek

Sonsuzluk ve sınırsızlık, sadece ve yalnız Âlemlerin Rabbine mahsustur. O'nun dışında her varlık, nitelik ve nicelik açısından göreceli de olsa, neticede belirli bir nihayetle sınırlanma ve akıbetle sonlanma durumundadır. Kozmik kural budur. Genel ve özel, külli ve cüzi istisnası da yoktur. İsimlendirme, hayret ve şaşkınlığını aşmış bulunan idrakin, şeylerin mahiyetini ihata hamlesidir. Eşyanın belleğe kodlanması ise, ayrı ayrı binlerce birin aynı bir tek bire teksifi ameliyesidir. Buna, somutu soyuta, soyutu somuta dönüştürme faaliyeti demek de mümkündür. Şekil mahbestir. Ne ki muhteva için rahmi mader sayılır Sınırlılık psikolojisinin açılım varyasyonları pek çoktur. Örneğin, yetinme psikolojisi de denilen kanaat bunlardan biridir. Yetinme psikolojisi, istek, talep ve arzuları ihtiyaç ve zaruret ilkeleriyle sınırlandırmak demektir. İsrafa ve fantastik taleplere rezerv konulması şarttır. Paylaşımda adalet esastır. İhtiyaçları ihtiraslardan arındırmak elzemdir. Nefsani dürtü ve tazyiklere akıl, vicdan ve elbette dinin getirdiği sınırlandırmalarla set çekilmesi vecibedir. Ölçü ve dengeyi yaşamın merkezine oturtmak reel pratiktir. Hak ile çerçevelenmiş bulunmak korunmanın da gerçek garantisidir. His, duygu ve melekeleri terbiye ile sınırlandırma, şahsiyeti olgunlaştırıcı tedbirdir. Sınır tanımayan serbestlik uzak ve yakın vadede hep faciadır. Kültürel erozyon, kültürel disiplinlerden kopuşun tabii neticesidir. İnsani hak ve değerlerle çelişmeyen örf, adet ve geleneklerin bağlayıcılığı toplum reflekslerini canlı tutan dinamiklerimiz kabul edilmek durumundadır. Kaybedilen her değer, insan yanımızdan koparılıp atılan bir parçadır. Olanları kanıksama tepkisizliği, maruz kalınan felaketin vahametine göstergedir. Değer ve disiplinlerimizin sınırına geri dönüş ise yegâne kurtuluş çaresidir.