Millet-i İbrahim'in, Ümmet-i Muhammed'in Bayramı

Bir bütün olarak hayatı şükür ve sabır üzerine kurabilirsek ne mutlu bize. İşte rahmet ve mağfiret için büyük bir vesile olan bir Ramazan ayını daha oruç ve namazla, dua ve sadakayla, tevekkül ve teşekkürle geçirip bayrama ulaştık. Bayramlar kendi başına sevineceğimiz zamanlar değil. Bilakis ne kadar çok insanı sevindirebilirsek ondan çok daha fazlasıyla Rabbimizin kadar rahmet ve mağfiretine nail olacağımız günlerdir. Ramazan ve Kurban bayramları insanların, toplumların, devletlerin icad ettiği, uydurduğu geleneksel veya modern bayramlara, festivallere, şölenlere, törenlere benzemez. Çünkü Alemlerin Rabbi, yerlerin ve göklerin yegane hakimi, yaratıp yaşatmada olduğu gibi öldürüp diriltmede de eşi benzeri, ortağı olmayan Allah-u Teala'nın sevinç ve coşku kaynağımız olan lütuflarından biridir. Sevincin Coşkusu ve Muhasebesi Bayram bütün zorluk ve sıkıntılara, yokluk ve kayıplara rağmen sadece ve sadece Allah'a tevekkül ederek sevinmeye, sevindirmeye, ümit etmeye ve ümit olmaya azmetmektir. Sevinmek ve sevindirmek için Allah-u Teala'nın üzerimize olan sonsuz nimetlerini hatırlamaktır, hatırlatmaktır bayram. Şeytan ve dostları tarafından işlenen zulümlere karşı mücadele azmini takviye etmek, heva ve nefsin vesveselerine boyun eğmeden takva ve ihsanı sarsılmaz bir karakter edinmektir. Bu yönüyle bayramlar düşünce ve duygularımızı, söylem ve eylemlerimizi sağlam bir biçimde