Irkçı nefretin yaygınlaşmasını kolaylaştıran faktörler

Uzun yıllardan bu yana bin bir türlü çelişkiyi, tuhaflığı ve riyakârlığı midemiz bulanarak izliyoruz. Despotik baskılarla tam 18 yıl boyunca Kur'an okuyup öğrenmeyi, Allah-u Ekber sadalarını yasaklayan Ebedi ve Milli Şef'in bile İslam'a ne denli büyük hizmetler yaptığı bıkıp usanmadan anlatıldı bu ülkede. Başörtüsü başta olmak üzere İslami sembol ve değerleri öğrenim ve çalışma hayatından söküp atan darbeciler ve uzantıları dahi hacı torunu olduğunu, ninesinin de tülbent örttüğünü, İslami değerlere çok saygılı olduğunu hiç utanıp sıkılmadan anlatabildi mesela. Unutkan Tarih ve Unutkan Toplum: Ver Korkuyu! Kürtçe konuşanların, Kürtçe şarkı türkü söyleyenlerin üzerine fırsat bulunursa namlu doğrultulmasını fırsat bulunamazsa çatal bıçak fırlatılmasını salık verenler de "demokratik hukuk devleti" şampiyonluğunu hiç kimseye bırakmıyorlardı. Değişen fazla bir şey yok: Kelimeleri, kavramları, benzetmeleri ve kıyaslarıyla Suriyeli muhacirlere karşı tam tekmil ırkçı nefret duygularını tahrik edenler dahi "biz asla ırkçı-faşist değiliz" türü ifadeleri döne döne vurguluyorlar. Evet, hayranlık uyandıran doğrularınız var; siz İslami sembol ve değerleri de asla kamusal alandan kazımak istememiştiniz! Kürtçeye ve Kürtlere karşı da tahkir ve tahrik edici söylemleri hiçbir zaman benimsememiştiniz! Resmi ideoloji ve devlet sınıfları iktidarlarını kelimenin tam anlamıyla vesvese ve korku üzerine kurmuşlar. Koskoca bir ülke ve halk upuzun yıllar boyunca "Fener Rum Patrikhanesi sürekli olarak ev, apartman, bahçe, arsa vd. satın alarak Ayasofya'ya kadar genişleme peşinde. Vatikan türü bir devlet kuracaklar" gibi şapşalca istihbarat kurgularıyla korkutuldu. Yunanistan'daki bazı gazetelerde İstanbul'un Konstaninopol olarak anılmasından hareketle yeni bir işgal harekâtı için Yunan ordularının emir beklediğine dair çok gizli stratejik planlar deşifre edildi ha bire. Açlıktan nefesi kokan, sürekli olarak kendi içinde birbirini yiyen, bırakın doğru düzgün bir ordusu, bir sanayii olmayı tarım ve hayvancılıkta bile kendi kendine besleyemeyen Ermenistan'ın Ağrı'dan girip Sivas'tan çıkacak büyük Ermenistan'ı kuracağına dair Amerika ve Avrupa tarafından hazırda tutulan haritaları mütemadiyen dolaşıma sokuldu durdu. Türkiye'nin askeri, ekonomik, demografik, stratejik ağırlığı ile adı anılan Patrikhane, Yunanistan ve Ermenistan'ın benzer ağırlıkları