Ali Şükrü Bey ve Hukuk Devleti mi, Topal Osman ve Şekavet Teamülleri mi (2)

DÜNDEN DEVAM İşte tam da bu sebeple takip sırasında ortaya çıkan çatışmada ölü olarak ele geçirilen Topal Osman'dan "Giresun alayı kumandanı.." diye bahsetmeye kalkıştığında Başbakan Rauf Bey'e karşı müthiş bir itiraz fırtınası yükselir: "Hayır! Eşkıya reisi, çete reisi. Kumandan demeyiniz." Kürsüden sorulan "Bu canilere silah veren kimdir Böyle mahlûklara silah verilir mi" sorularıyla çeteciliğe, komitacılığa, eşkıyalığa geçit verilemeyeceği yönünde irade beyan edilir. Hatta iş öyle bir noktaya gelir ki bizzat Hüseyin Avni Bey tarafından; " Ömrü dağlarda şekavetle (haydutluk) geçmiş bir hainin eline silah verdiğiniz için bugünkü cinayetlere sebep oldunuz. Günahkârsınız." gibi cümlelerle Mustafa Kemal ve Hükümete ağır eleştiriler yöneltilir. Bütün bu tartışmaların sonunda Meclis'te oy birliğiyle şu takrir kabul edilir: "Din, vatan ve istiklal müdafii olmasından dolayı şehid edilmiş Ali Şükrü Bey kardeşimizin kaatillerinden olup bu sabah Çankaya'daki ikametgâhında yapılan müsademe (çatışma) neticesinde mecruhan (yaralı) derdest edilen ve ahiren g..n hunhar katil kaymakam Topal Osman'ın, Meclis kapısı önünde teşhir edilmesini teklif ederiz." Peki, Ankara gibi o dönem köy kadar küçük bir beldede Ali Şükrü Bey'in vahşi bir biçimde katledildiği günlerde ve akabinde Mustafa Kemal ne söylüyor, neler yapıyordu Önce derin bir sessizlik, akabinde İsmail Hakkı (Tekçe) Bey'e bir harita üzerinde operasyonu nasıl yürüteceğine dair kesin emir verir. Zaten operasyon, Falih Rıfkı Atay'ın da açıkça belirttiği üzere, Topal Osman Ağa'yı sağ ele geçirmek için değil ölü ele geçirmek üzere planlanır. Yani bir taşla iki kuş vurulacaktır. Nihayet Meclis kararıyla kafası koparılmış cesedi mezardan çıkarılıp dokunaklı bir ibret teşkil etmesi için ayaklarından asılıp teşhir edilen muhafızı Osman Ağa'yı Mustafa Kemal ne suçlar ne de savunur. Sadece aradan uzun bir zaman geçtikten sonra cenazesinin Giresun Kalesi'ne nakline izin verilir. İade-i Siyasal Akıl ve İade-i Hukuk Devleti Ali Şükrü Bey, Misak-ı Milli'nin kabulünde ve bağımsızlığının elde edilmesinde önemli roller üstlenmiş bir asker, siyaset adamı ve gazeteci kimliğiyle temayüz etmiştir. Mustafa Kemal, sahibi olduğu Hâkimiyet-i Milliye'nin başyazılarını kaleme alırken Ali Şükrü Bey de sahibi olduğu Tan Gazetesi'nde başyazılar yazmaktadır. Hem İngilizceye hem de uzun bir dönem kaldığı İngiltere'deki siyasi, askeri ve diplomatik tartışmalara ileri düzeyde