Hem yeni cumhurbaşkanını, hem yeni milletvekillerini seçeceğimiz 14 Mayıs yaklaşırken, iktidar cenahı 21 yıldır oturduğu ve iyice alıştığı koltukları, gücü ve imkânları kaybetmeme, muhalefet de iktidarı gönderip yerine kendisi gelme çabasında.Şimdiye kadar yapılan diğer seçimlerde olduğu gibi. Ama bu defa mesele sıradan bir iktidar değişikliği değil. Bir partinin iktidarına son verip bir başkasını iktidara getirmek de değil. Onların çok ötesinde. Mesele, 2018'de yürürlüğe konulmuş olan tek adam rejimine son verip, parlamenter sistemi güçlendirilmiş şekilde yeniden hayata geçirmek. İleri demokrasilerde geçerli olan kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, bağımsız, tarafsız ve hür yargı, hür parlamento, hür basın, hür üniversite, hür sivil toplum, hür sendika gibi temel prensip ve dinamiklerin hâkim olduğu bir sistemi ülkemizde de yürürlüğe koymak. Tek adam rejimi, oyların yüzde 50'sini geçmenin şart olduğu bir sistemle getirilmişti. Ve böyle bir oranı hiçbir partinin tek başına yakalaması mümkün olmayacağı için, ittifak kurma mecburiyeti hâsıl oldu. 15-20 Temmuz'un sayesinde ve gölgesinde kurulan Cumhur İttifakı o sürecin ürünü olarak ortaya çıktı. Tek adam rejiminin sona erdirilmesi de aynı şartın tahakkukuna bağlı olduğu için, bu seçimde tercihlerin parti değil, ittifak eksenli olarak yapılması ve oyların ona göre kullanılması gerekiyor. Yüzde 50'nin üzerine çıkma şansına sahip yegâne alternatifin Millet İttifakı olması da, oyları orada toplamak