Ölmek için doğup, yıkılmak için bina yapmak

"Rivayet-i hadiste vardır ki, her sabah bir melâike çağırıyor: 'Ölmek için tevellüd edip (doğup) dünyaya gelirsiniz; harap olmak için binalar yapıyorsunuz.' "Geçtiğimiz günlerde Yeni Asya'nın Lahika sayfasındaki "Risale" köşesinde İhtiyarlar Risalesinin On Üçüncü Rica'sından aktarılan bu hadis, hem nice can kaybına, hem de nice binaların yıkılmasına şahit olduğumuz 6 Şubat depremleri sonrasında zihin ve duygu dünyalarımıza çok daha esaslı şekilde yerleşmesi gereken bir mana ve mesaj taşıyor. Gerçekten, ölmek için dünyaya geliyor, harap olmak için binalar inşa ediyoruz. Ve bu, vazifeli bir meleğin her sabah hatırlattığı bir hakikat. Ama bizler günlük hayatın sonu gelmeyen telaşlı koşuşturmaları ve oyalayıcı meşguliyetleri içinde bu kesin gerçeği unutabiliyoruz. Ta ki, ailemizde ve yakın çevremizde bir vefat vuku buluncaya ve evimiz bir sebeple tahrip olup artık oturulmaz hale gelinceye kadar. Uzunca bir zaman böyle şeylerin yaşanmadığı yeknesak bir hayat seyri, kişiyi sanki bu dünya ebedî imiş ve içinde insan sonsuza kadar kalacakmış gibi bir halet-i ruhiyeye sokarak gaflet perdesini alabildiğine kalınlaştırıyor. Ama son örneğini 6 Şubat depremlerinde gördüğümüz, hepimizi sarsıp şok eden afetler bu perdeyi birden paramparça ediyor. İki dakikaya yakın bir süre devam eden 7.7 büyüklüğündeki bir sarsıntı on binlerce binayı, içindekilerden sağ çıkamayanlar için beton tabutlara dönüşen birer enkaz yığınına çeviriyor. Onca para ödenen ve