Deprem, OHAL, seçim

6 Şubat depremleriyle yaşadığımız derin şokun ikinci haftasındayız. Bilhassa arama-kurtarma çalışmaları açısından son derece hayati bir öneme sahip olan ilk günlerdeki gecikmelerin bedeli çok ağır ve yakıcı oldu.AFAD Başkanı ilk saatten itibaren bir kriz masası kurup en üst seviyeden alarm verdiklerini söyledi, ama kurtarma ekiplerinin gecikmesini olumsuz hava şartları ve depremde birçok yolun tahrip olması gibi iki sebeple açıkladı. Bu büyüklük ve şiddetteki depremlerin alabildiğine geniş bir alanı sarsmış ve etkilemiş olması da başlı başına bir zorluk ve handikap. Ve AFAD'ın, geçen Kasım'da hazırladığı raporda vurgulanan "personel yetersizliği, koordinasyon eksikliği" gibi tesbitler bu depremde çok acı bir şekilde doğrulandı. AFAD'ın kendi içindeki yetersizliklerin diğer kurumlar tarafından tamamlanması gerekirken, ne yazık ki bu da olmadı. "Kararlar hızlı alınacak ve uygulanacak" diye propaganda edilen "başkanlık" sistemi hiç de öyle işlemedi. Cumhurbaşkanının "İlk etapta bazı sıkıntılar oldu, ama aşacağız. Bugün daha rahatız, yarın daha rahat olacağız" dediği ikinci günün üzerinden günler geçmesine rağmen binlerce enkaza erken müdahale edil(e)medi; çadırların, en temel ihtiyaç malzemelerinin ve yardımların dağıtım ve koordinasyonunda çok büyük gecikme ve dağınıklıklar yaşandı. İlk depremden 40 saat sonra 10 ilde ilan edilen OHAL'in gerekçelerinden biri, evvelce "istisna" denilip abartılmaması istenen yağma olayları olarak gösterildi. Ama yağma