Darbe ürünü partiler

27 Mayıs'la başlayan darbeler zinciri hep hür ve demokrat siyaseti hedef aldı ve her bir darbe öncekilerden çok daha ileri, yıkıcı ve tahripkâr sonuçlar doğurdu.27 Mayıs'ın devirip başbakanıyla iki bakanını astığı ve bazı bakanlarıyla vekilleri de gözaltında veya Yassıada zindanlarında can veren DP'nin devamı AP 1965 seçimiyle tek başına iktidar olunca, 12 Mart müdahalesinden sonra demokrat kitleyi parçalayıp dağıtmak için yeni ve sinsi taktikler geliştirildi. Ve maalesef bunlar başarılı da oldu. 1970'li yıllar hem bu taktiklerin neticesi olan, hem de 12 Eylül darbesinin gerekçesi olarak kullanılan siyasî dağınıklıkla geçti ve 12 Eylül siyasetin tümünü darma dağın etti. Eski siyasetçilere siyaset yasağı koyan darbeciler, kendi uygun gördükleri isimlere icazet verip siyaseti onlar eliyle dizayn ettirmek gibi projeyi hayata geçirmek istediler. On yıl için planlanan bu proje, beşinci senesi dolmadan, siyasî yasaklar referandumda kılpayı farkla kalkınca akamete uğradı. Ama 12 Eylül ürünü partilerden biri olarak önü açılan ANAP'ın sekiz sene iktidarda kalması, siyasetin kimyasını ciddi şekilde bozdu. Sonrasında yine koalisyonlar geldi. Ve 90'lı yıllarda "din adına siyaset" cereyanının "yükseliş"iyle 28 Şubat'a sürüklendik. Bu "yükseliş," iyice tıkanıp tamamen tükenme noktasına gelen resmî ideolojiye tekrar nefes aldırdı ve Kemalizmin ömrünü uzattı. Bunun siyasete yansıması ise, 28 Şubat'ın,