Bu iktidar ve Risale-i Nur

2014 baharında başlayıp 666 gün devam ettikten sonra Yeni Asya'nın tek başına verdiği kararlı mücadele sonucunda kalkan "Risale-i Nur'a bandrol engeli ve devlet tekeli" sürecinde çok farklı bir tavır sergilemiş olan bir iakademisyen, bilâhare gidişatın yönü ters istikamete dönünce tavrını değiştirip Haziran-2018'de şunları sormuştu:"Diyanet İşleri Başkanlığı, Risale-i Nur'ların neşrini neden durdurdu Cevabı kim verecek Başkan mı Başbakan mı Cumhurbaşkanı mı Mevcudu bitenleri de basmıyorlar." O zamana kadar Diyanet, Sözler, Mektubat, İşaratü'l-İ'caz ve Mesnevî-i Nuriye ile Küçük Sözler, İhlâs, Uhuvvet, Hastalar ve Ramazan-İktisat-Şükür Risalelerini basmıştı. Ama bunların arkası gelmedi. Dahası önceki tavrın tamamen tersine döndüğünü gösteren işaretlerin belirmesi üzerine aynı zat, 2021 yazında evvela Üstadın şu ikazını aktardı: "Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur'a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler; yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve taunların istilâsına uğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar. Madem biz onların dünyalarına karışmıyoruz, onların da lüzumsuz bir halde bu derece âhiretimize karışmalarında onlara felâket getirmek ihtimali kavîdir." (Kastamonu Lahikası, s. 131) Sonra da şunları yazdı: "Siyaset yalakası olmayın beyler! Diyanet'e artık kalan iki eseri (Lem'alar ve Şualar'ı) 'Basmayın' talimatı bu iktidardan geldi. Bazı il müftüleri ve idareciler, Diyanet'in