2024'te Amerikan dış politikası

Amerikan dış politikasının küresel liderlik iddiası açısından 2023'e görece güçlü başladığını ancak Gazze savaşı bağlamında yaşadığı stratejik akıl tutulması yüzünden seneyi hüsranla bitirdiğini yazmıştım. Yeni yılda Biden yönetiminin bu itibar kaybını azaltmaya çalışacağını tahmin etmek zor değil ancak Başkan Biden'ın İsrail'e koşulsuz destek politikasında ısrar etmesi engel teşkil ediyor. Washington, bu çizginin sürdürülemez olduğunun farkında ancak İsrail'in 'savaş kabinesine' söz geçirmesi için rahatsızlığını basına sızdırmanın ötesine geçmesi gerekecek. Biden'ın İsrail'e verdiği ideolojik desteği bir kenara bırakıp 2024'te kendi siyasi çıkarına ve Amerika'nın itibarını tamire odaklanması gerekiyor. Aksi takdirde ne kendi partisini toparlaması ne de Rusya ve Çin'le güç mücadelesinde üstünlük kurması mümkün olacak.İsrail Başbakanı Netanyahu'nun savaşı Lübnan ve Suriye'ye doğru genişleterek siyasi kariyerini koruma arayışında olduğu ancak Biden'ın da seçim senesinde ABD'nin doğrudan müdahil olmak zorunda kalacağı bölgesel bir çatışma istemediği açık. Savaşın Lübnan'a sıçraması ihtimali Washington açısından kesinlikle kaçınılması gereken bir senaryo zira İran'ın Hizbullah'ı korumak için harekete geçeceği biliniyor. İsrail'in Hizbullah'a saldırması durumunda ve Netanyahu'nun Beyrut'u Gazze'ye çevirme tehdidinin gerçekleştiği bir senaryo Amerika'yı savaşın içine çekecektir. Yemen'deki Husiler örneğinde olduğu gibi bölgedeki İran yanlısı grupların İsrail ve Amerika'nın çıkarlarına ne kadar zarar verebileceğini gördük. Biden yönetimi İran'la savaşa girmek istemese de İsrail'e koşulsuz desteğine devam ederse çatışmanın içine çekilebilir. BAŞKANLIK YARIŞIBiden'ın Kasım'da yeniden seçilebilmesi için Filistin meselesini gündemin ilk sıralarından aşağılara itmesi gerekiyor zira kendi partisi içindeki rahatsızlık bazı kilit eyaletlerin kaybına yol açabilir. Kasım seçimlerine kadar yeterince vakit var ve merkez seçmen nezdinde Trump korkusu gene ağır basabilir. Buna karşın genç Demokratlar ve Müslümanlar başta olmak üzere Biden koalisyonunun farklı bileşenlerinin motive edilmesi gerekiyor. Biden'ın yaşı, göçmen krizi, hayat pahalılığı ve Gazze'de yaşananlar kamuoyunun algısını belirliyor ve Başkan'ın imajına ağır darbe vuruyor. Önümüzdeki senenin en önemli gündem maddesinin başkanlık seçimleri olduğu hatırlandığında, Biden'ın gündemi değiştirip birçok açıdan dağınık görünen koalisyonunu tekrar bir araya getirmesi gerekiyor. Bunu yapmak için 'aman Trump gelmesin, gelirse demokrasi kalmaz' tezinin yeterli olacağını düşünmek saflık olur. KÜRESEL GÜÇ MÜCADELESİKasım seçimlerine doğru Ortadoğu'da sıkışmaya devam etmesi kuvvetle muhtemel olan Biden yönetiminin Ukrayna'ya yardıma devam etme kabiliyeti de iyice zayıflamış durumda. Biden Ukrayna konusunda Batı'nın liderliğini yaparak Rusya'yı izole etmeyi büyük oranda başarmış ve Çin'e gözdağı vermişti. Ancak gerek Ukrayna'nın net bir zafer kazanamaması gerekse birçok ülkenin Rusya ve Çin'le ilişkilerini koparmak istememesi Washington'ın stratejisini zayıflattı. Rusya ve Çin'le mücadele edeyim derken bu iki gücü birbirine yakınlaştırma hatasına düşen Biden yönetimi, bir süredir Çin'le tekrar angajman üzerinden bu hatasını düzeltmeye çalışıyor. Biden'ın 2024'te Çin'le iş birliğine devam ederek seçim senesinde başına bir de Tayvan belası almak istemeyeceğini öngörebiliriz. Ancak Çin'e söylem yumuşatmanın da iç siyasette maliyeti olacaktır zira Cumhuriyetçi adaylar Çin konusunda çok daha şahin politikaları savunacaklar. Biden Kongre'de Rusya'ya karşı her