ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik

Biden yönetiminin Çin'de üretilen elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergisini 25'ten 100'ün üzerine çıkarması, Trump döneminde Çin'e karşı açılan ticaret savaşının devam ettiğinin en son örneği olarak öne çıkıyor. Biden daha önce de ileri teknoloji alanındaki rekabette geri kalmamak için yarı iletken çiplerin ve kritik teknolojik ürünlerin ihracatına sınırlamalar koymuştu. Şimdi ise Amerikan otomotiv şirketlerini ve çalışanlarını korumak adına elektrikli araçların Çin'den ithalini caydırmak istiyor. Çin'in meydan okumasına karşı koymak için uluslararası serbest ticareti teşvik eden liberal ekonomi değerlerinden ödün vermek zorunda kalan Amerika, kritik alanlarda korumacılığın Çin'le rekabeti daha mümkün kılacağına inanmış görünüyor.POPÜLİST KORUMACILIKÇin'in büyük devlet sübvansiyonları sayesinde ucuz ve kaliteli elektrikli otomobil üretiminde büyük mesafe almış olması, Amerikan otomotiv sanayiini korkutuyor. Çoğu orta batı Amerika'da bulunan dev otomobil şirketlerini ve bu sektörde çalışan sendika işçilerini korumaya söz veren Biden'ın Çin yapımı elektrikli araç ithalinden doğrudan etkilenecek seçmenin oylarına ihtiyacı var. Michigan gibi salıncak eyaletlerin kaderini belirleyebilecek bu işçi sınıfının korunmasına yönelik gümrük vergisinin artırılması adımı, liberal ekonomik anlayışla bağdaşmasa da ekonomi politiğin gereği olarak öne çıkıyor. Ekonomik popülist söylemiyle bu bölgelerde 2016'da başarılı olan Trump'a karşı, Biden'ın da popülist bir korumacılığa kayması dikkat çekiyor. Biden'ın gümrük vergilerini artırması, Trump'ın popülist ve korumacı ekonomik anlayışıyla Çin'e açtığı ticaret savaşını devam ettirdiğini göstermesi açısından önemli. Elbette yönetim attığı bu adımları Çin'le ileri teknolojiler ve ekonomi alanındaki rekabetin meşrulaştırdığını savunacaktır ancak bu şekilde Amerikan tüketicisinin en ucuz ve en kaliteli mallara erişiminin devlet eliyle sınırlandırıldığı gerçeği de ortada. Çin menşeli elektrikli otomobillerin Amerika'daki muadillerinin üçte biri civarında bir fiyattan satılması ve Çin'in elinde dünyadaki piyasaları domine edecek seviyede stok bulunması Biden yönetimini korkutarak popülist korumacı önlemler almaya itiyor. ULUSAL GÜVENLİK TEHDİDİÇin'in uzun senelerdir devlet eliyle planlı kapitalizm pratiğini sürekli güncellemesi ve artık belli alanlarda Amerika'yı geçmeye başlaması Washington için ciddi bir tedirginlik kaynağı olmaktan öte bir ulusal güvenlik sorunu da teşkil ediyor. Geçmişte Çin'in Amerikan şirketlerinin ticari sırlarını agresif biçimde ele geçirmeye çalışması, ucuz taklit ürünlerle piyasa payını artırması, devlet teşvikleriyle büyük Ar-ge yatırımları ve para biriminin değerini düşük tutarak haksız rekabet sağladığı biliniyor. Ancak daha önce bu gibi pratikleri engellemekte geç kalan Amerika artık Çin'in bu pratiklere ihtiyacının kalmadığı bir dönemle karşı karşıya. Buna karşın Çin daha denk bir rakip olarak Amerikan ekonomisine boyun eğen bir aktörden ziyade ileri teknolojide lider konumuna geçmeye çalışan bir aktör. Aynı zamanda Amerikan şirketlerinin Çin pazarındaki dev yatırımları ve varlıkları geri dönülmez şekilde yüksek bir seviyede olduğu için, Washington Çin'le rekabetinde bir süredir dikkatli ve daha seçici davranmaya çalışıyor. İleri teknolojileri geliştirme alanında olmasa da uygulama ve pazar payı kapma anlamında geri kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan Amerika, topyekûn bir ticari savaştan zararlı çıkacağının farkında ama 2000'lerdeki serbest ticareti teşvik eden liberal gümrük anlayışına dönmeye de niyetli değil. Diğer bir deyişle, Amerika Çin'le karşılıklı bağımlılığının tam bir ayrışmayı imkânsız kıldığının farkında olduğu için, ekonomik mücadeleyi geleceğin ekonomisinde belirleyici olacağını düşündüğü kritik teknoloji alanında vermeye çalışıyor. Amerikan ulusal güvenliğinin Çin'in siber kabiliyetlerinin potansiyel tehdidi